Dava, babalık (TMK. m.301) olarak nitelendirildiği halde, babalık davasının 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1. maddesi gereğince aile mahkemesinin görevine girdiği ve davaya "bu sıfatla bakılması" gerektiği gözetilmeksizin, asliye mahkemesi olarak devam edilip hüküm kurulmasının doğru bulunmadığı-
Babalık davası açma hakkı çocuk ile anaya tanınmış olduğundan çocuğun alt soyu tarafından, hak düşürücü sürelere de uyulmadan babalık davası açılamayacağı-
Hazinenin babalığa ilişkin hükmü temyiz etmekte TMK' nın 301/3. maddesindeki düzenleme gereğince "dava kendisine ihbar edileceklerden" olması sebebiyle hukuki yararlarının bulunduğundan, hakim; iki taraftan birinin talebi olmaksızın re'sen bir davayı tetkik ve halledemeyeceği-
Babalık davasının, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edileceği - Çocuğun, ana ve baba evli ise ailenin; evli değilse ananın soyadını taşıyacağı–
Davalının, murisin parasının harcandığını savunduğu, bu savunmasını tarafların anne kız olması sebebiyle tanık dahil tüm delillerle ispatlayabileceği-
Kanun koyucunun, davacı annenin her zaman babalık davasında çocuğun yararına hareket edemeyeceği olasılığından hareket ederek, küçük için kayyım tayin edilmesini, dava ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa davacının anaya ihbarını öngörmüş olduğu- 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 301. maddesinin son fıkrası ile babalık davasının kamu düzenini de ilgilendirdiği dikkate alınarak Cumhuriyet Savcısı ve Hazineye ihbar edileceği kura- lının getirildiği-
Babalık davasının Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi gereğince Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye ihbarının zorunlu olduğu-
Babalık davalarında kişisel ilişkinin infazda tereddüt yaratmayacak şekilde kurulması gerekeceği–
Babalık davasının, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edileceği–