Satıcı, sözleşmeden başka ayrıca ilan ve reklamlarda, broşür ve katologlarda vaat ettiği hususlar yönünden de alıcı tüketiciye karşı sorumlu olduğundan, davalı şirketin dava konusu taşınmaza ilişkin ilan ve reklamlarda, broşür ve kataloglarda vaat ettiği hususlar (çocuk parkı, yüzme havuzu, otopark vb.) yönünden de davacıya karşı sorumlu olduğu-
Davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak asgari miktarları belirtmek sureti ile işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep edip, 2.celsede davacı vekilinin "davamız belirsiz davadır" beyanı üzerine, mahkemece de aynı celse kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretine ilişkin davanın tefrikine karar verilerek, yargılamaya fazla mesai ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil alacakları üzerinden devam edilmiş olup mahkemece, dava edilen alacaklar bakımından davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü üzerine tefrik kararı verildiği, bu durumda alacağın tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi ve dava konusunun tamamı bakımından zamanaşımının dava tarihinde kesildiği kabul edilerek karar verilmesi gerektiği-
Belirsiz alacak davasının açıldığı anda alacağın tamamı için zamanaşımının kesileceği- Bu nedenle yargılama sırasında arttırılan taleplere karşı yapılan zamanaşımı definin sonuca etkili olamayacağı- Davacının günlük yedi buçuk saati aşan gece çalışmaları için fazla çalışma ücreti hesaplanması gerekirken yedi buçuk saati aşan bu gece çalışmalarının ayrıca fazla çalışma hesabında değerlendirileceği-
Davacının talep ettiği kıdem tazminatının giydirilmiş ücretten hesaplanacağı, giydirilmiş ücretin belirlenmesi için karşı tarafta bulunan bordroya ve yargılama sırasında anlaşılacak sosyal yardımlara ihtiyaç olduğu, keza davacının talep ettiği fazla mesai ve tatil çalışmalarının ise yargılama sonucunda delillerin toplanmasına ve tanık beyanlarına tabi olması halinde indirime tabi olduğu, indirime tabi alacakların belirsiz olduğu, dolayısı ile kıdem tazminatı ve fazla mesai ile tatil alacaklarının başlangıçta belirli olmadığı, ayrıca alacaklar belirli ve kısmi dava konusu yapılamayacak ise o zaman Daire'nin uygulaması gereği, davacıya belirli hale getirmesi için süre verilmesi, hukuki yarar şartının tamamlanabilir dava şartı olduğunun gözden kaçırılmaması gerekeceği, mahkemece hatalı değerlendirme ile dava kısmi dava olduğu halde, belirsiz alacak davası olarak nitelendirilip, tüm taleplerin belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği gerekçesi ile ve tamamlanabilir dava şartı gözden kaçırılarak davanın usulden reddinin hatalı olduğu-
Belirsiz alacak davasının bir türü olan kısmi eda külli tespit davası olarak açılan davada,faiz başlangıcı yönünden, kısmi davada olduğu gibi, kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen kısma dava, ıslah (talep arttırımı) ile artırılan miktarlar bakımından ise ıslah (talep arttırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-
Davalılar arasında işçi temine yönelik bir ilişki söz konusu olup geçerli bir alt işverenlik ilişkisi mevcut olmadığından ve alt işverenin de işveren sıfatını taşıması ve kendi organizasyonunun bulunması gerekli olması nedeniyle, Belediye Kanunu’nun 67. maddesi anlamında toplu taşıma işinin alt işverene verilmesi de söz konusu olmadığından,ve işin yapılması için gerekli bütün donanım ve organizasyon diğer davalıya ait olduğundan, 4857 s. İş Kanunu’na 5538 sayılı Kanunla eklenen fıkralar muvazaayı dışlayıp geçersiz bir alt işverenlik ilişkisini geçerli kabul etmeyi sağlayacak içeriğe de sahip olmadığı, bu düzenlemelerde hukuka uygun bir alt işverenlik ilişkisinin kamu kurumları açısından bazı sonuçları özel olarak düzenlediği-  Ayrıca davalılar arasında hukuka uygun bir alt işverenlik ilişkisi olmadığına dair iki adet iş müfettişi raporu mevcut olup, bu raporlara karşı yapılan itirazlar mahkemeler tarafından kesin olarak reddedildiği, bu iş müfettişi raporundaki belirlemeler ile söz konusu dava dosyalarının kuvvetli delil niteliği taşıdığı- Önceki kesinleşen ilamlar ile davalılar arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğu, mahkemece davacının başından beri ...nin işçisi olduğu kabul edilerek, davacının davalı ...nin taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanması için gerekli diğer şartların mevcut olup olmadığı ile talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ayrıca değerlendirildikten sonra sonucuna göre davacının talepleri hakkında karar verilmesi gerekirken mahkemece resen alacakların birbirinden mahsubu ile karar verilmesinin hatalı olduğu-
Uyuşmazlık konusu kıdem ve ihbar tazminatı alacakları bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacı çalışma süresini ve en son ödenen ücreti belirleyebildiğinden, dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı alacağı taleplerinin belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği ve bu nedenle  davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiği-
İlave tediye alacağının belirsiz alacak olup olmadığı, davacının belirsiz alacak davası olarak bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı- İşçilik alacakları bakımından, dava konusu edilen alacağın belirli olup olmadığı ile ilgili olarak davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenememesi kriteri ile açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması kriterini birlikte değerlendirip sonuca gidilmesi gerektiği- İşçilik alacaklarına ilişkin davaların genel bir yaklaşımla, belirsiz alacak davası olduğu söylenemeyeceği, belirsiz alacak davasının açılabilmesinin koşulu olan, talep sonucunun belirlenmesi alacaklıdan beklenemeyecek kadar zor ise, bu tür taleplerin belirsiz alacak davası olarak açılabileceği (Örneğin, kıdem tazminatı da dahil olmak üzere bir iş kazasından kaynaklanan veya bunun gibi alacağın tam belirlenemediği özel durumlarda belirsiz alacak davası açılabileceği)- Davacı, kendisine ödenmesi gereken "ilave tediye" miktarını basit hesaplama ile tespit edebilmekte ve alacağını belirleyebilmekte olduğundan ve ilave tediye alacağının miktarının Kanunla belirlendiği ve davacının ilave tediye alacağını hesaplayabilmesi noktasında objektif imkânsızlıktan bahsedilemeyeceği gözetildiğinde, dava konusu alacağın belirsiz olmadığı ve "belirsiz alacak davası" olarak açılan bu davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Hukuki yararın tamamlanabilir bir dava şartı olduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, taraflarca ileri sürülmeyen somut olaydaki gibi bir hususun resen tek başına bozma nedeni yapılmasının mümkün olmadığı, ancak başka bozma nedenleri ile varsa bunun da bozma nedeni yapılabileceği" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
İşçilik alacakları bakımından, dava konusu edilen alacağın belirli olup olmadığı ile ilgili olarak davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenememesi kriteri ile açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması kriterini birlikte değerlendirilmesi gerektiği- İşçilik alacaklarının belirsiz alacak olup olmadığı ve buna bağlı olarak belirsiz alacak davası açılıp açılamayacağının her somut olayın özelliğine göre kendi özelinde değerlendirilmesi gerektiği- Davacı vekili, "davalı işyerinde uluslararası tır şoförü olarak çalışan müvekkilinin, ayda ortalama bir kez komple, iki kez de dorse seferi ücreti olmak üzere aylık ücretinin asgari ücret+1.100 Euro olarak ödendiğini" belirterek "davacı işçinin ayda kaç kez yurt dışı seferi yaptığı, bu seferlerin niteliği ile her sefer başına alınan ücret belirtilmek suretiyle kıdem tazminatı ile yıllık izin ve ödenmeyen ücret alacaklarının tahsilini" talep etmiş olup dava dilekçesindeki açıklamalar dikkate alındığında "hizmet süresinin davacı tarafça kesin olarak bilindiği", bu hususta bir "belirsizliğin bulunmadığı", ayrıca davacının aylık ücretinin tespiti için gerekli olan sefer sayısı da belli olduğu, davacının kıdem tazminatı yönünden giydirilmiş ücretin kıdem tazminatı tavanını aşması nedeniyle ancak tavan miktar üzerinden hesaplanması gerektiği görüldüğünden, kıdem tazminatı, yıllık izin alacakları bakımından bir belirsizlikten söz edilemeyeceği- Davacı hizmet süresini ve ücret miktarını bildiğine göre alacağın tam ve kesin olarak hesaplanmasının kendisinden beklenemeyeceğinden söz edilemeyeceği- "Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu ancak davanın belirsiz alacak davası olup olmadığı yönünde nitelemenin hâkime ait olacağı; davalı işverenin sefer başı alınan harcırahın ücrete eklenemeyeceği savunmasında bulunduğu ve resmî kayıtlarda davacının gerçek ücretinin gösterilmediğini, bu nedenle alacakların belirsiz olduğu, hukuki yararın ise tamamlanabilir bir dava şartı olduğu; taraflarca ileri sürülmeyen bir hususun re'sen tek başına bozma nedeni yapılmasının mümkün olmadığı, ancak başka bozma nedenleri ile varsa bunun da bozma nedeni yapılabileceği" şeklindeki görüşlerin HGK. çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacının çalıştığı alt işverenlerin davalı ile yaptıkları hizmet alım sözleşmesi ve ekleri yargılama esnasında dosyaya kapsamında bulunmamakta olup emsal dava dosyasına atıf yapılmış ise de, dosya ekinde emsal olduğu belirtilen dava dosyası fiziken dosya içerisinde yer almadığından bu aşamada bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı- Öncelikle, davacının çalıştığı alt işveren şirketlerle yapılan ihale sözleşmesi ve idari şartnamelere ve davacının yaptığı işe göre bordrolarda her bir ihale sözleşmesi döneminde idari şartname kapsamında sözleşme bedeline dahil ücretlerin bordrolara yansıtılıp yansıtılmadığı, ödeme yapılıp yapılmadığı mali müşavir ve ihale sözleşmeleri konusunda uzman bilirkişilerce incelenmeli sözleşmede birim fiyata yol ve yemek ücretinin dahil edilip edilmediği denetlenmesi, emsal dava dosyasının incelenmesi, aylık 200,00 TL yol ücreti ve aylık 300,00 TL yemek ücreti ödenmesine ilişkin kabullerin dayanaklarının ne olduğunun belirlenmesi gerektiği- Eksiklikler tamamlandıktan sonra davalının yemek ve yol ücreti ödemesi gerektiği anlaşılıp da ödenecek yemek ve yol yardımının miktarının belirlenememesi halinde ilgili oda ve kurumlara müzekkere yazarak, davacının çalıştığı döneme ilişkin her yıl için ayrı ayrı ve gidiş geliş toplu taşıma ücretinin sorulması, yine davacının çalıştığı döneme ilişkin her yıl için ayrı ayrı günlük yemek ücreti konusunda emsal araştırması yapılması, gelen yazı cevapları ve araştırma yazıları ile birlikte dosya bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-