Mahkeme hükmünde de değer kaybı ve kar kaybı konusunda tereddüt yaratmayacak şekilde ayrı ayrı olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğinden, öncelikle yapılacak işin, mahkemece davacı vekiline dava dilekçesini açıklattırarak, taleplerini ayrı ayrı belirlemesini istemek ve bu tutanak ve ZMMS kapsamında değerlendirilerek bir karar vermek olduğu-
Davanın tamamen ıslahında ıslah olunan davanın, ilk dava gününde açılmış sayılacağı- Bir davanın açılması halinde zamanaşımı kesileceği, ancak, kesilen zamanaşımının, kesilme tarihinden başlayarak yeniden işleyeceği, dava ile kesilmiş zamanaşımının, davanın devamı süresinde taraflardan birinin yargılamaya ilişkin her bir işleminden ve hâkimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden başlayacağı- Kısmi dava açılması halinde zamanaşımının yalnız alacağın kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesileceği- Satım sözleşmesinde zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı olarak açılan davada talep edilmemiş faiz alacağın eldeki dava ile istendiği dikkate alındığında, bu davada ıslah tarihi itibari ile ıslahla talep edilen alacak yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu ve bu nedenle davalının usulüne uygun şekilde ileri sürdüğü zamanaşımı itirazının yerinde olduğu- Davacının açıkça ıslah kurumunu işlettiği dava HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce açıldığından, belirsiz alacağa lişkin HMK. hükümlerinin somut uyuşmazlıkta uygulanamayacağı-
TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında Hazinenin sorumlu olduğu-
Haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespiti, önlenmesi, maddi zararın şimdilik 10.000 TL'sinin ve 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen avans türünden temerrüt faizi ile birlikte tahsiline ilişkin açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığı, her ne kadar davacı taraf manevi tazminat talebini belirsiz alacak davası olarak açmış ise de dava dilekçesinde her bir davacı için talep edilen manevi tazminat olarak bir miktar belirtilmiş olup, dava edilen bu miktarlar yönünden davanın; kısmi dava olarak değerlendirilerek neticelendirilmesi gerekeceği-
Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım için de davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olacağı- Kısmi davada, zamanaşımının yalnızca dava edilen kısım için kesilieceği, henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımının işlemeye devam edeceği- Davacı tazminat istemli davasını kısmi dava olarak açmadığı gibi, fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutmamış olduğundan, davacının isteyebileceği miktarı dava dilekçesi ile sınırlandırdığı ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından, ıslah ile artırılan kısım için talebin reddine karar verilmesi gerektiği, "HMK'nın 107 maddesi gerekçe gösterilerek tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla yeni yasanın derhal uygulanacağı" gerekçesi ile ıslah edilen kısım için davanın kabulünün isabetsiz olduğu-
Belirsiz alacak davalarında ıslah müessesesi bulunmadığı- Belirsiz alacak davalarında sadece harcın yatırılması gerekli ve yeterli olduğu- Davacı tarafın davayı ıslah ederek iradesini kısmi dava olarak göstermiş olduğu-
Mahkemece , PTT aracılığı ile gönderilen ödemeden haberdar olunmadığından temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Ücretin ödendiğinin ispatı için işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesinin yeterli olduğu; ücretin ödendiğinin tanıkla ispatının mümkün olmadığı- İmzasız ücret .bordrolarında bazı aylarda fazla mesai ücreti tahakkuku bulunduğu görüldüğünden, ödemelere ilişkin banka kayıtlarının getirtilmesinden sonra imzasız ücret bordroları ile karşılaştırılması ve varsa banka aracılığı ile ödenen fazla mesai ücretinin hesaplanan miktardan mahsup edilmesi gerektiği-
Bir davanın hem usulden hem esastan reddinin mümkün olmadığı- Süresinde yapılan zamanaşımı def'inin mahkemece kabulü halinde, işin esasına geçilmeden davanın zamanaşımı nedeniyle reddedine karar verilmesi gerektiği-
Dava, 6100 s. HMK'nun 107. maddesine dayanılarak belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, bu tür davalarda davacının ıslah yapmaya gerek olmaksızın sadece arttırdığı kısmın harcını yatırarak kısmi talebini tam talebe dönüştürebileceği, hâl böyle olunca harcı yatırılan ecrimisil miktarı da dikkate alınarak hüküm kurulması gerekeceği-