Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, İtiraz Hakem Heyetince verilen .......... tarihli kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma sebebi ise de; bu yanılgının giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediği-
HUMK döneminde açılan davada, belirsiz alacak davasına ilişkin HMK'nin 107. maddesinin uyuşmazlıkta uygulanma olanağı bulunmasa da, dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 127. madde uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def'inde bulunulabileceği- Ecrimisil hesabının uzmanlık gerektiren bir husus olduğu- Taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarının belirlenmesi gerektiği-  Ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği-
Talebin açıklanmasına ilişkin dilekçe davalılara usulüne uygun tebliğ edilip savunmaları alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değeri belirlenebilir durumda ise, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği (9. HD. tarafından daha önce verilen kararlarda hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediği) -
HUMK’nın yürürlükte olduğu tarihte açılan dava yönünden, belirsiz alacak davası bulunmadığından, davacının değer artırma dilekçesi olarak adlandırdığı dilekçe bir miktar açıklama dilekçesi olmayıp ikinci ıslah dilekçe olup mahkemece ikinci ıslah dilekçesi ile arttırılan maddi tazminat miktarına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- İş Mahkemesi dosyasında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ve sürekli iş göremezlik gelirinin rücuen tazmini için açılan dava anılan Kurum lehine sonuçlanmış olduğundan, bu kapsamda davacıya ödenen ve rücuen tazmine konu edilen tutarın davacının talep edebileceği toplam tazminattan mahsubunun gerektiği-
Belirsiz alacak davası açılmış olup; ilgili daire tarafından daha önce verilen kararlarda hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediğinden dairenin önceki görüşüne güvenilerek; hukuki güvenlik, hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağı ilkeleri gereği red kararı verilemeyeceği-
Belirsiz alacak davasında alacağın belirlenmesi sonrasında talep artırımı ve harç ikmali yoluna gidilmesi halinde HMK m. 107/2 ’ye göre; yapılan işlem ıslah olmadığından ıslaha ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı-
Davacı tarafça belirsiz alacak davası açılmış ancak daha önce verilen kararlarda hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararı verilmediğinden dairenin önceki görüşüne güvenilerek belirsiz alacak davası şeklinde açılan bu davada belirtilen husus bozma nedeni yapılmadığı- Alacaklının belirsiz alacak davası açabilmesi için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesinin mümkün olamayacağı ya da belirlenmesinin objektif olarak imkânsız olması gerektiği- Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir davanın açılamayacağı çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yararın aranacağı, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemeyeceği ve özellikle, kısmî davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulmasının kabul edilemez olduğu-
Dava, belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, zamanaşımı ve faiz hesaplarının dava tarihine göre yapılması gerekirken; mahkemece fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacak taleplerinin dava tarihi ile talep artırım tarihi arasında zamanaşımının işlemeye devam ettiğini kabul eden ve talep artırımında zamanaşımını gözeten ek bilirkişi raporuna göre hüküm verilmesi ve fazla çalışma ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği; dava ve talep artırım tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin hatalı olduğu- Fazla mesai hesabında, dosya kapsamında bulunan yıllık izin formlarına göre izin kullanılan tarihler ve çalışma yapılmayan dini bayramların ilk iki günü düşünülerek, zamanaşımı ve faiz hesaplarının dava tarihine göre yapılması gerektiği-
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları işçi tarafından bilinmekle kural olarak belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği, ancak hesabın unsurları olan sosyal hakların miktarının belirlenmesi işveren tarafından sunulacak belgelere göre belirlenecek ise, kıdem ve ihbar tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilebileceği- Belirsiz alacak davalarında, açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, hukukî yararın bulunduğundan söz edilemeyeceği, ancak; hukuki güvenlik, hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağı ilkeleri gereği, ilgili dairenin daha önce verdiği kararlarda, hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediğinden önceki görüşe güvenilerek belirsiz alacak davası şeklinde açılan davada hukuki yarara ilişkin dava şartının eksik olması sebebiyle davanın hemen reddedilmemesi; davacıya süre verilerek dava şartının tamamlattırılması gerektiği- Davalılar arasında muvazaa bulunması nedeniyle maddi sorumluluk açısından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği- Dosyada mevcut fesih bildiriminin, davacıya tebliğ edilip edilmediği belirlenerek ihbar tazminatı talebinin değerlendirilmesi gerektiği-