Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değeri belirlenebilir durumda ise, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği (9. HD. tarafından daha önce verilen kararlarda hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediği) -
HUMK’nın yürürlükte olduğu tarihte açılan dava yönünden, belirsiz alacak davası bulunmadığından, davacının değer artırma dilekçesi olarak adlandırdığı dilekçe bir miktar açıklama dilekçesi olmayıp ikinci ıslah dilekçe olup mahkemece ikinci ıslah dilekçesi ile arttırılan maddi tazminat miktarına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- İş Mahkemesi dosyasında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ve sürekli iş göremezlik gelirinin rücuen tazmini için açılan dava anılan Kurum lehine sonuçlanmış olduğundan, bu kapsamda davacıya ödenen ve rücuen tazmine konu edilen tutarın davacının talep edebileceği toplam tazminattan mahsubunun gerektiği-
Belirsiz alacak davası açılmış olup; ilgili daire tarafından daha önce verilen kararlarda hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediğinden dairenin önceki görüşüne güvenilerek; hukuki güvenlik, hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağı ilkeleri gereği red kararı verilemeyeceği-
Belirsiz alacak davasında alacağın belirlenmesi sonrasında talep artırımı ve harç ikmali yoluna gidilmesi halinde HMK m. 107/2 ’ye göre; yapılan işlem ıslah olmadığından ıslaha ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı-
Davacı tarafça belirsiz alacak davası açılmış ancak daha önce verilen kararlarda hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararı verilmediğinden dairenin önceki görüşüne güvenilerek belirsiz alacak davası şeklinde açılan bu davada belirtilen husus bozma nedeni yapılmadığı- Alacaklının belirsiz alacak davası açabilmesi için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesinin mümkün olamayacağı ya da belirlenmesinin objektif olarak imkânsız olması gerektiği- Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir davanın açılamayacağı çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yararın aranacağı, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemeyeceği ve özellikle, kısmî davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulmasının kabul edilemez olduğu-
Dava, belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, zamanaşımı ve faiz hesaplarının dava tarihine göre yapılması gerekirken; mahkemece fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacak taleplerinin dava tarihi ile talep artırım tarihi arasında zamanaşımının işlemeye devam ettiğini kabul eden ve talep artırımında zamanaşımını gözeten ek bilirkişi raporuna göre hüküm verilmesi ve fazla çalışma ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği; dava ve talep artırım tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin hatalı olduğu- Fazla mesai hesabında, dosya kapsamında bulunan yıllık izin formlarına göre izin kullanılan tarihler ve çalışma yapılmayan dini bayramların ilk iki günü düşünülerek, zamanaşımı ve faiz hesaplarının dava tarihine göre yapılması gerektiği-
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları işçi tarafından bilinmekle kural olarak belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği, ancak hesabın unsurları olan sosyal hakların miktarının belirlenmesi işveren tarafından sunulacak belgelere göre belirlenecek ise, kıdem ve ihbar tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilebileceği- Belirsiz alacak davalarında, açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, hukukî yararın bulunduğundan söz edilemeyeceği, ancak; hukuki güvenlik, hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağı ilkeleri gereği, ilgili dairenin daha önce verdiği kararlarda, hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediğinden önceki görüşe güvenilerek belirsiz alacak davası şeklinde açılan davada hukuki yarara ilişkin dava şartının eksik olması sebebiyle davanın hemen reddedilmemesi; davacıya süre verilerek dava şartının tamamlattırılması gerektiği- Davalılar arasında muvazaa bulunması nedeniyle maddi sorumluluk açısından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği- Dosyada mevcut fesih bildiriminin, davacıya tebliğ edilip edilmediği belirlenerek ihbar tazminatı talebinin değerlendirilmesi gerektiği-
Hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri ve sürpriz karar verme yasağı gereği birleşme tarihinden önce kararın yayınından önce açılan davalarda her iki Daire görev alanına giren bölgelerde verilen kararlar bakımından Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ile Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin belirsiz alacak davaları yönünden önceki uygulamalarına devam edileceği- Davacı tarafça kıdem tazminatı, fazla çalışma, fazla çalışma alacağının %5 fazlası, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacakları talep edilerek belirsiz alacak davası açılmış olup davanın açıldığı tarihte kıdem tazminatı miktarı belirlenebilir olduğundan belirsiz alacak davasına konu edilmezse de, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından daha önce verilen kararlarda hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediğinden, Dairenin bu görüşüne güvenilerek belirsiz alacak şeklinde açılan davada belirtilen hususun bozma nedeni yapılmayacağı-
Davacı, sendikaya üye olduğu ve Toplu İş Sözleşmesinden yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken fark ücret alacağı, ilave tediye, akdi ikramiye ve teşvik prim tutarlarını işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğundan, Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklı söz konusu alacakların belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği-
Dava dilekçesinde davacı tarafça; davalılardan belirsiz alacak niteliğindeki ecrimisil alacağı talep edilmiş olduğunun anlaşıldığı, mahkemece, bu tür davalarda talep edilen alacak miktarının belirtilmemesi nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesinin, gerek hak arama özgürlüğünü kısıtlayacağı gerekse belirsiz alacak davasının özüne aykırı olacağının gözetilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkemece, dava konusu talebin belirsiz alacak niteliğinde olduğu dikkate alınarak işin esası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde talep miktarının dava dilekçesinde yer almadığı, anılan noksanlığın giderilebilir nitelikte olmadığından bahisle dava dilekçesinin reddine karar verilmesinin isabetsiz olacağı-