Tasarrufun iptali davalarının, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı (zorunlu dava arkadaşlığı)- Mahkemece, tasarrufun iptaline karar verilirken, borçlunun ilk yaptığı tasarrufun tarih ve tarafları ile buna göre devir gören silsile dikkate alınmak suretiyle taraf teşkili sağlanarak iptalin bu silsile içinde yapılması gerektiği- Davacı tarafından iptali istenilen satışlarda, satıcı taraf borçlu olmadığından, bu satışların iptali için, öncelikle bu satış dayanağını oluşturan borçlunun ilk tasarrufunun tespit edilmesi gerektiği- Mahkemece, talep konusu netleştirildikten sonra borçlu ile tasarrufta bulunan şahıslar davalı değil ise davaya dahil edilmesi gerektiği- Temyiz aşamasında sunulan aciz belgesi, bu davanın dayanağı takip dosyasına ilişkin olmadığından ve icra dosyasında yapılan haczin takip ve ödeme emrinin tebliğ adresten farklı yerde yapıldığı anlaşıldığından, öncelikle borçlunun bu adreslerde yapılmış haczi olup olmadığı, İİK'nun 105.madde kapsamında bir haciz tutanağı olup olmadığı veya bu dosyadan bir aciz belgesi alınıp alınmadığının araştırılması gerektiği-
Mahkemece, öncelikle davacı tarafa HMK'nun 31. maddesi kapsamında netice-i taleplerine ilişkin açıklama yaptırılarak kendi miras payları oranında mı, yoksa tüm mirasçılar adına mı tapu iptali ve tescil talep ettiklerinin açıklattırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığının, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığının, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin gerçekleştiği, o halde, davacı-karşı davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği- Dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı halde, kadına yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadığından, mahkemece ziynet alacağı istemiyle ilgili olarak yemine ilişkin yargılama işlemlerinin yerine getirilmesi ve gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekeceği-
Temlik sonrası borçlu ile düzenlenen protokol hükmüne göre, borçlular bu protokoldeki borç taahhüt ve edimlerini yerine getirmeyip temerrüde düştüğü takdirde temlik alanın takibe geçmeye, davalar açmaya veya mevcut takip ve davalara devam etmeye yetkili olacağı- İcra takip dosyaları nedeniyle menfi tespit istemine ilişkin olup, davacıların talebi ayrıntılı olarak açıklattırılmak ve taraflar arasındaki protokol hükümleri de değerlendirilmek suretiyle ve davacıların icra dosyaları nedeniyle ne miktarda borçları kaldığının icra takip tarihi ve dava tarihi itibariyle ayrı ayrı hesaplanması gerektiği-
Dava dilekçesinde hangi davacı için ne kadar maddi-manevi tazminat talep edildiği ve maddi tazminatın hangi kalemlerden oluştuğu hususlarının açık olması gerektiği- Tarafların kusur durumu bakımından inceleme yapılması için alanında uzman bir bilirkişiden rapor aldırılması gerektiği-
Dava dilekçesindeki anlatımdan davacının asıl talebinin nafaka alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibine yönelik menfi tespit talebi olduğu anlaşıldığından, mahkemece davaya konu takip dosyasında davacının faize yönelik talebi değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Erkeğin annesinin davacı-karşı davalı kadına ve ailesine hakaret ettiği, kadının da eşinin ailesi ile görüşmesini istemediği, eşinin ailesine hakaret ettiği anlaşıldığından, erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerektiği- Çeyiz eşyası davasının kısmen kabulüne karar verilmişse de, verilen kararda aynen, olmadığı takdirde bedeline hükmedilen çeyiz eşyalarının markaları, modelleri belli olmadığı gibi bedelleri de yer almadığından, müphem ve infazı mümkün bulunmayacak şekilde kurulan bu hükmün usul ve kanuna aykırı olduğu- Kişisel eşya talebinde de bulunulmasına karşın, bu istek hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu- Kişisel eşya isteğinin açıklanması (HMK. mad. 31) ve bu isteğe ilişkin harcın yatırılması için süre verilerek bu istek hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davalı-karşı davacı erkeğin ikinci cevabı davacı-karşı davalı kadına, ön inceleme duruşma gününün bildirilmesi için düzenlenen tebligat mazbatası ile tebliğ edildiği gibi bu mazbatada davacı-karşı davalı kadın tarafından ikinci cevap dilekçesinin tebliğinden itibaren iki hafta içinde karşı davaya yönelik ikinci cevabını verebileceğine dair ihtar da bulunmadığı için yapılan tebligatın geçersiz olduğu- Hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde, davalı-karşı davacı erkeğe ev eşyası ve para alacağına yönelik talep ettiği miktarları ve ev eşyalarının; miktar, marka, cins olarak nitelikleri açıklattırılıp, para alacağı talebi yönünden görev hususu da gözetilerek tüm deliller toplanılıp değerlendirildikten sonra karar verilmek üzere hükmün bozulmasının gerekeceği-
Köy tüzel kişiliğinde bahçıvan olarak çalışan davacı işçinin köyün bağlandığı belediyeye verdiği dilekçe tarihinden sonra, davacı, davalı Belediyede işe başlatılmamış olup; davacının belirttiği tarih dışında davalı belediyece başka bir tarih de belirtilmediğine göre, iş akdinin eylemli olarak davalı belediyece bu tarihte feshedildiğinin kabulü ile, iş akdinin eylemli olarak feshedildiği tarihten itibaren yasanın öngördüğü 1 (bir) aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra işe iade istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacıdan sorularak iddia ve taleplerinin somutlaştırılıp aydınlatılması, her bir dava yönünden davanın değerinin belirlenmesi, eksik harcın tamamlanıp davanın esasına göre araştırma ve inceleme yapılarak her bir talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-