Davacının dayanmadığı vakıaların hükme esas alınması mümkün olmadığından, davacı erkeğin eşinin kendisine hakaret ettiği, evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği gibi vakıaların kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Kadının cinsel ilişkiden kaçındığının da ispatlanamaması üzerine 'cinsel birlikteliği gerçekleştiremeyen' erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği- Davalı kadına yapılan tebligatın geçersiz olmasından kaynaklı, taleplerinin süresinde kabulünün gerektiğinden bahisle davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin miktarı açıklattırılıp (HMK m. 31), talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği- Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek tam kusurlu olup, bu kusurlu davranışın kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı anlaşıldığından, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece bozmaya uyularak karar verilmiş ise de; davacının talep sonucu açık olmayıp dava açarken 10.000,00 TL talep edilmiş ancak bu talebin hangi zarar kalemlerine ilişkin olduğu açıklanmadığından, mahkemece talep sonucu hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açıklattırılarak ve bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı nazara alınarak ıslahla artırılan miktara yönelik talebin reddine karar verilmek suretiyle hüküm kurulması gerektiği-
İşçinin fazla çalışma iddiasını ispatla yükümlü olduğu- Tanık anlatımları dikkate alındığında davacının fazla çalıştığını ispatlayamadığı, davacının daha önce sunmadığı, bozma ilamından sonra sunduğu ve davalı tarafça açıkça muvafakat edilmeyen parmak izi kayıtları da değerlendirilerek fazla çalışma ücreti alacağına hükmedilemeyeceği-
Mahkemece, 6100 sayılı HMK'nun “Hakimin Davayı A.latma Ödevi” başlıklı 31. maddesi uyarınca, davacının talebi açıklattırılarak, hangi hacze konu mahcuzlarla ilgili hangi adreste yapılan haczin dava konusu edildiğinin netleştirilmesi, takip miktarı veya davaya konu mahcuzların miktarından hangisi az ise o değer üzerinden nispi harç alınarak ve varsa noksan harç tamamlattırılarak ondan sonra davacının talebi ile ilgili, taraflarca sunulan kanıtların değerlendirilip işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece HMK'nın 31. maddesi gereği yargılamaya hakim olan ilkelerden ''Davayı aydınlatma ödevi'' gereği davacı vekilinin istek ve iradesi aydınlatılıp, sözleşmenin geriye etkili feshinin istenmesi durumunda, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde bulunan ancak davada taraf olmayan diğer arsa sahiplerinin ve tüm tapu maliklerinin hukuki durumu da etkileneceğinden bu kişilerin tespiti ile davada taraf olmasının veya davaya icazetlerinin sağlanmasının, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerekli olduğu-
Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafın da eşit kusurlu oldukları kabul edilmiş ise de ayrıca davacı erkeğin davalı kadına fiziksel şiddet uyguladığı dolayısıyla boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu- Davalı kadının, miktar belirtmeden ve talebi mahkemece usulüne uygun olarak açıklattırılmadan; nafaka, maddi ve manevi tazminat talep etmesi karşısında davacı kadın lehine hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 200.00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesi, tedbir nafakası ve tazminat talepleri hakkında ise olumlu-olumsuz bir hüküm kurulmaması hakimin davayı aydınlatma görevine aykırılık teşkil ettiği-
Mahkemece, 2005/Eylül-2007/K. dönemine ilişkin bordrolarda tahakkuk bulunmasına karşın bordroların imzasız olması ve ödemeye dair belge sunulmaması nedeniyle bu dönem için de fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hesaplanmış ise de, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; davacı asilin bu ücretleri alıp almadığı konusunda beyanına da başvurularak sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilen fazla çalışma ücreti alacağının davacı yanca miktar yönünden ıslah ile artırılmamasına rağmen; talep ile bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken, talep edilenden fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınmış olmasının hatalı olduğu- Fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı için yürütülmesi gereken faiz türü bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi olduğundan; yürütülmesi gereken faiz türü bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz olması gerektiği- Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamayacağı; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınmayacakları, bu kuralın tek istisnasının, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması olduğu, bu sebeple davalı tarafından ilk kez temyiz aşamasında sunulmuş olan belgelerin ödeme belgesi mahiyetinde kabul edilmesi gerektiği, davalı tarafa, ibraz ettiği belgelerin asıllarını sunması için süre verildikten sonra davacı işçiden, davalının savunmasına ve sunulan belgelere karşı diyecekleri sorularak, sonucuna göre bu sürelerin yıllık izin alacağından mahsubu gerekip gerekmediğinin değerlendirileceği-
Bozma kararında Euro hesabı yönünden davalı bankanın kendisine gelen haciz yazısı üzerine borçlunun kimlik bilgilerini, hesap sahibi ile aynı kişi olup olmadığını araştırma sorumluluğu içinde bulunduğu, bu hususun gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda gerekli araştırma yapılmaksızın, bozma gereği yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile bu miktar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, davacının dava dilekçesindeki talepleri arasındaki uyumsuzluk giderilmeden, davanın hangi taşınmaza yönelik açıldığı tespit edilmeden hüküm tesis edilmesi hukuka aykırı olup, HMK 31. maddesindeki hâkimin davayı aydınlatma ödevi doğrultusunda, taleplerin açıklanmasına ilişkin ihtarlı kesin süre verilerek hüküm tesis edilmesi gerekeceği, hal böyle olunca, mahkemece, aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İlk derece mahkemesince dava tasarrufun iptali davası olarak değerlendirildiği halde davacının öncelikle muvazaa iddiası ile talepte bulunduğu- Mahkemece uyuşmazlık konuları belirlendikten sonra harca esas değerin belirlenmesi gerektiği- Tanık anlatımlarına itibar ile harca esas değerin belirlenemeyeceği- Harca esas değerin tespiti yönünden - özellikle davacı tarafın bilirkişi inceleme talebi de bulunduğundan - keşif ve bilirkişi incelemesi suretiyle değerlendirilme yapılması gerektiği-