Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 605/1. maddesine dayalı olup, hasımsız olarak açılan mirasın gerçek reddine ilişkin olduğundan, böyle bir davada Sulh Hakiminin görevi; reddin süresinde olup olmadığı ve ret edenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanunu'nun 609. maddesi uyarınca ret beyanını tespit ve tescil etmek olacağı-
Eşler arasında Türk Medeni Kanunu'nun 706. (743 s. TKM.’sinin 634.) maddesi gereğince düzenlenmiş mülkiyet aktarımı ile ilgili resmi bir sözleşme de bulunmadığından, taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceğine ve davacı vekili tarafından katkı payı alacağına ilişkin bir talepte de bulunulmadığına göre, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mirasın hükmen reddine ilişkin davalarda, terekenin miras bırakanın ölüm tarihi itibarı ile açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekeceği-
En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, Sulh Mahkemesi'nce iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği ve tasfiye sonunda arta kalan değerlerin, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilmesi gerekeceği-
Mirasın gerçek reddinde, mirasçıların, mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin sözlü veya yazılı beyanı, bozucu yenilik doğurucu hak niteliğinde olup, sulh hakimi tarafından tutanakla tespit edilmekle hukuki sonuç doğuracağından, böyle bir davada sulh hakiminin, reddin süresinde olup olmadığı ve reddedenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanunu'nun 609. maddesi uyarınca red beyanını tespit ve tescil etmesi gerekeceği-
Terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddinin talep edildiği davalarda kural olarak; husumetin tüm alacaklılara yöneltilmesi ve davanın ondan sonra görülmesi gerekeceği-
Mirasbırakanın, ödemeden aczi, ölüm tarihine göre belirleneceği; ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı tekesinin aktifini, tüm borçları ise terekesinin pasifini oluşturacağı, terekenin pasifinin aktifinden fazla olmasının; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu göstereceği-
Davacılar dava dilekçesinde herhangi bir gerekçe ve sebep gösterilmeksizin sadece miras bırakanlarının mirasını reddettiklerini açıklamak suretiyle istekte bulunmalarına göre, davanın ve isteğin TMK'nun 605/1.fıkrası kapsamında gerçek ret niteliğinde olduğu- Katılma isteğinde bulunan bankanın TMK'nun 617. maddesi uyarınca mevcut olan haklarını kullanma imkanı olduğu-
Uzman bilirkişiler taraftan miras bırakanın ortağı olduğu şirketteki aktif ve pasifleri saptanarak şirketin kamu borcundan dolayı hisseleri oranında şahsen sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi ve amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise; bu halde davacıların borca batık olmasının tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedileceği, miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle tespit edilen terekesinin aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacaklarından, mirasbırakanın, ortağı olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu olacağı-