Tazminat davası-
Mülhak vakfın galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemi-
Trafik kazasında yaralanma nedeniyle manevi tazminat istemi-
Anne ve baba yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi istemi-
Derdestliğin; dava açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biri olduğu, aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılmasının mümkün olmadığı, çünkü, aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya layık bir menfaatinin olmadığı-
Dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacakları bakımından davacının; çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri nazara alındığında, bu alacaklar bakımından hukuki yararın bulunmadığı-
Uyuşmazlık konusu vardiya tazminat alacağı bakımından ise davacının; sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, ödenen çıplak ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık vardiya tazminatı miktarını işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde talep edilen bu alacak kalemlerinin belirsiz alacak olmadığı, dava konusu edilen bu alacakların gerçekte belirlenebilir alacak olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla toplu iş sözleşmesinden kaynaklı vardiya tazminatı alacağı ile kıdem ve ihbar tazminatı alacakları yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği- Ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bakımından davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; mahkemece hüküm yerinde bu alacağın net mi yoksa brüt mü olduğunun belirtilmemesi ve davada tek davalı bulunmasına karşın hüküm yerinde infazda tereddüt yaratacak şekilde ''davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil''e yönelik hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Kıdem ve ihbar tazminatı alacakları bakımından davacının, çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği nazara alınarak, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği-
22. HD. 27.03.2019 T. E: 2016/9112, K: 6779-
İİK. mad. 277 vd. uyarınca doğrudan açılan tasarrufun iptali davaları genel mahkemelerde görüleceği, ancak, üçüncü kişi hacze dayalı istihkak davası açmışsa, davalı takip alacaklısının, geçici veya kesin aciz belgesi sunmak zorunda olmaksızın, bu davaya karşılık tasarrufun iptali davası açabileceği ve bu durumda, karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının istihkak davasına bakan icra mahkemesinde inceleneceği- Karşı davanın, HMK. mad. 133. gereğince cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek sureti ile açılacağı- Tasarrufun iptali davası cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava olarak açılmamış, istihkak davası ile birleşme talebi olan bağımsız bir dava olarak açılmışsa, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olacağı- Mahkemece gerekçe bölümünde, "eldeki davaya bakan icra hukuk mahkemesinin tasarrufun iptali konusunda karar vermeye yetkili ve görevli olmadığından davanın genel mahkemelerde görülmesi" gerektiği belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında "dosyanın görevli .. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine" karar verilmesinin çelişkili olduğu-