Davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde davacının daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam etmesinin mümkün olduğu-
Tüketici hakem heyeti kararının delil niteliğinde olduğu, delil niteliğinde olan bir hakem kurulu kararının iptalinin istenilmesinde hukuki yarar bulunmadığı-
Taraflar , davalı şirketin ortakları olup limited şirket hisse devrine ilişkin hükümler 6102 TTK ‘da düzenlendiğine göre aynı kanunun 4. maddesi uyarınca bu tür davalar ticari dava niteliğinde olup aynı Kanun’un 5. maddesi gereğince ticaret mahkemesi görevli olduğu-
Borçlar Kanununun 620 ve müteakip maddelerindeki hükümlere tabi bir adi ortaklığın tüzel kişilikleri olmadığından taraf ehliyeti olmadığı, ancak davalı borçlu olarak gösterilen ortaklar avukata ayrı ayrı vekâletname vererek davaya yanıt verip husumeti kabul etmişse davanın iş ortaklığını meydana getiren şirketlere karşı açıldığının kabul edilmesi gerektiği- HMK'nın 114/1-d maddesi uyarınca tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmalarının dava şartlarından olduğu, HMK'nın 115. maddesine göre mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı hükmü nazara alınarak temyiz aşamasında da dava şartlarının bulunup bulunmadığının re'sen gözetileceği-
Davalı borçluya karşı yedieminlik ücretinden kaynaklanan alacak davasının, "icra mahkemesi"nde değil, genel mahkemede görülmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın muris babalarına ait olduğundan bahisle terekeye iadesine dair mirasçılardan birisi tarafından açılan dava sırasında, davacı mirasçının tereke temsilcisi olarak atandığına ilişkin kesinleşen sulh hukuk mahkemesi kararının dosyaya sunulmasına rağmen mahkemenin, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı yönündeki gerekçesi, diğer yandan nizalı taşınmazı kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra ancak dava tarihinden önce devralan şahıs dava dilekçesinde hasım olarak gösterilmemiş ise de; davacı bu parsel yönünden taraf değişikliği talebinde bulunduğundan, mahkemece 6100 sayılı HMK'nın 124/3.madde ve fıkra hükmü esas alınarak bir değerlendirme yapılması gerektiği-
Alacak miktarının hacizli malların değerinden az olması dikkate alındığında, avukatlık ücretinin alacak miktarı üzerinden hesap edilmesi gerektiği- Takibin durdurulmasına karar verilip, infaz edildiğine dair dosyaya yansıyan bir bilgi olmadığı halde davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı- Üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında, davanın reddine karar verildiğinden, davalı - karşı davacı alacaklı vekili tarafından açılan tasarrufun iptali davasında, başlangıçta mevcut olan hukuki yararın ortadan kalktığı-
Davacının çalıştığı davalı şirket, 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurumlara ilişkin listede yer aldığı ve kapatıldığı anlaşıldığından dava hakkında 675 Sayılı KHK. nin 16. maddesi kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği-
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutarın Hazinece karşılanacağı- İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmamasının şart olduğu- Şartları denetleyecek olan ve denetleme sonucuna göre işverenlerin beş puanlık indirimden yararlanıp yararlanmayacağına karar verecek olan kurumun, 5510 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre primleri tahsil etmekle yükümlü Sosyal Güvenlik Kurumu olduğu- SGK'nın, incelemesi sonucu işverenin teşvikten yararlanamayacağına karar verdiğinde %5 lik primi de işverenden tahsil edeceği aksi takdirde bu miktarı Hazineden yani genel bütçeden alacağı- Bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görülmesi gerektiği- Davacı tarafından Kurumca fazla prim tahsilatı yapıldığı iddia edildiği, yersiz tahsil edilen primlerin iade yükümlülüğünün ve yasal hasımın, primi tahsil eden Kurum olduğu gözetilerek, işin esasına girilerek, davacının, yukarıda belirtilen yasal düzenleme kapsamında beş puanlık Hazine yardımından yararlanma şartlarını taşıyıp taşımadığı irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, dava konusu taşınmazların bilirkişi raporunda belirlenen değerleri üzerinden hesaplanan eksik harcın 30 günlük kesin sürede tamamlanması için davacı tarafa 29.09.2015 tarihli duruşmada kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde harcın tamamlanmaması halinde, HMK'nın 114. vd. maddesi hükmü uyarınca, davanın reddedileceğinin ihtar edildiği, davacının, bunun üzerine 05.10.2015 havale tarihli dilekçesi ile adli yardım talebinde bulunduğu, mahkemece, esas hükümle birlikte koşulları oluşmadığından adli yardım talebinin reddine ve kesin süre içerisinde harç tamamlanmadığından, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği, şu durumda öncelikle adli yardım talebi ilgili yasal prosedür yerine getirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece, verilen süre içerisinde eksik harcın tamamlatılmaması halinde, HMK'nın 150. maddesi hükmü uyarınca dava dosyasının işlemden kaldırılması, bu maddede öngörülen süre içerisinde harcı yatırılmak suretiyle dava dosyasının yenilenmesi halinde davaya kaldığı yerden devam edilmesi, üç aylık süre içerisinde harç yatırılmak suretiyle dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde, davanın usulden reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-