Mahkemece verilen red kararının HMK'nın 114 ve 115. maddeleri ışığında usulden verilmesi gerekirken mahkemenin yazılı şekilde karar vermesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekeceği-
İhale alıcısı şikayetçilerin aynı taleplerini ileri sürdükleri bir başka dosyada şikayetin reddine kararı verildiğini, bu kararı temyiz etmeden yeniden aynı talepte bulunduklarını ileri sürdüğünden, mahkemece, öncelikle anılan icra mahkemesi dosyası incelenerek, derdestlik ya da kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki ilişkisinin iş ilişkisi dışında diğer iş görme edimi barındıran özel sözleşmeler (vekalet, eser, ortaklık gibi) olması durumunda, iş akdinden ya da İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından kaynaklanan uyuşmazlıkların genel hukuk mahkemelerinde çözülüp görev konusunun usulü müktesep hakkın istisnalarından olduğu-
Mahkemece, davalı Milli Savunma Bakanlığına yöneltilen husumetin hizmet kusurundan değil işletenin sorumluluğuna dayandığı, bu nedenle davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği gözetilerek işin esasına girilmesi gerekeceği-
Dava konusu yapılan haciz sırasında 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunan kişinin üçüncü kişinin çalışanı olduğu, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı, davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nun 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmadığından, 3.şahıs tarafından usulüne uygun yapılmış bir istihkak iddiasının bulunmadığı, o halde davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından 6100 sayılı HMK nun 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Genel haciz yolu ile yapılan icra takibine karşı zamanaşımı def'inde bulunan borçlunun bu borca itirazının iptali için açılan davada, mahkemece bu zamanaşımı itirazının yerinde olup olmadığının incelenmesi gerektiğinden, süresinde zamanaşımı itirazında bulunma mecburiyetinin olmadığı-
Ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı def'ini ileri sürmüş olan borçlunun bu itirazını itirazın iptali davasında tekrarlaması gerekmeyeceği- Zamanaşımı savunmasının yazılı yargılama usulünde en geç ikinci cevap dilekçesinin verildiği aşamada, basit yargılama usulünde cevap dilekçesinin mahkemeye verilinceye kadar ileri sürülmesi gerektiği-
1086 sayılı HUMK zamanında açılan tasarrufun iptali davasında, bozma ilamına uyulup bozmadan sonraki aşamada, sadece HMK’nun 324 maddesi uyarınca "delil avansı istenebileceği", gider avansı istenmesinin yerinde olmadığı- Ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının açıklanmamasının hatalı olduğu- Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerektiği- Soyut kesin süre verilerek davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Usul hukukunda hukuki yararın mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının olması gerektiğine ilişkin ilke anlamına geldiği, davacının dava açmakla hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararının olması, haklarını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyaç bulunması ve davacının mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmaması gerekeceği, öte yandan bu yararın " hukuki ve meşru", " doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olmasının zorunlu olduğu, nitekim 6100 sayılı HMK'nun 114. maddesinin "4" fıkrası ile hukuki yararın dava şartı olarak düzenlenmiş olup, 115. maddesine göre de mahkemece istek olmaksızın re'sen gözetileceği-
Davacı işçinin, görev ve unvanında yapılan değişikliğin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22. maddesi anlamında iş şartlarında esaslı değişiklik mahiyetinde olduğunun tespitini istemesinde hukuki yararının bulunmadığı-