Mahkemece davacılar vekiline iştirak halinde mülkiyet hükümleri ile ilgili dava şartını yerine getirmesi konusunda kesin süre verilmiş ise de, buna ilişkin ara kararında kesin süreye uyulmamasının sonuçları açıkça yazılmadığından sadece “sonuçları açıklandı” ifadesi ile yetinilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davaya konu zararın, kamu hizmeti niteliğindeki idarî faaliyetlerin yürütülmesi sırasında meydana geldiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 2. maddesi uyarınca, talebin, bir tam yargı davası niteliğinde olduğu ve bu davalara bakma görevinin idarî yargı yerine ait olduğu-
Edimler arasında aşırı orantısızlık bulunduğu iddiasıyla açılan alacak davasında, harca esas değer olarak 50.000,00 TL gösterildiği, ancak dava dilekçesinde 450.000,00 TL alacağın bulunduğu açıkça belirtildiğinden mahkemece davacıya dava konusu olan alacak miktarının açıklattırılarak, davasını tam dava olarak sürdürmesi ve toplam alacak üzerinden eksik peşin harcı tamamlaması konusunda kesin süre verilip, sonucuna göre bir karar tesisi gerektiği-
Davacı, davalı üniversite hastanesinde yapılan yanlış ve hatalı tedavi sonucunda kızının zarara uğradığını ileri sürdüğünden, istem 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluşturduğu ve bu davalara bakma görevinin idari yargı yerine ait olduğu-
İpoteğin terkini davasında taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu-
İdari yargı yerlerinde ancak ilgili idari kuruluşun dava edilebileceği, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamayacağı, şu halde, davacı davasını gerçek kişi olan davalıya yönelttiğine göre, davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu-
İpoteğin fekki istemine ilişkin davada taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğu-
Kavşaktaki yol çalışması ile ilgili gerekli işaretleme yapılmadığından, davacının aracının çukura düştüğünü belirterek açtığı tazminat davasında, uyuşmazlık mahkemesi davada adli yargı görevli olduğundan asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar vermişse de, dava konusuyla ilgili daha önce idare mahkemesince açılan davada verilen görevsizlik kesinleşmediğinden, davalının derdestlik itirazının yerinde olduğu, aynı konuya ilişkin derdest dava bulunması nedeniyle, açılan davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalı İçişleri Bakanlığı, kamu kurumu niteliğinde olup; davaya konu edilen zararın, kamusal görevin yerine getirilmesi sırasında meydana geldiği iddiasına dayandırıldığı, idarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekeceği-
Mahkemece, davacı aleyhine aktif dava ehliyeti bulunmadığından usulden red kararından dolayı kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7.maddesinin 2.fıkrasına göre“....Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur. ...” şeklindeki düzenleme uyarınca 750,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-