İcra takibinden sonra davadan önce, davalıların ödemede bulunduklarında taraflar arasında çekişme yoktur. Bu durumda mahkemece bu ödemeler gözetilerek, davacının dava tarihi itibarı ile talep edebileceği alacak miktarı bulunmalı ve icra inkâr tazminatına da davacının dava tarihi itibarı ile talep edebileceği alacak tutarı üzerinden hükmolunması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi olup, adli ara vermede bakılabilecek işlerden olduğundan ve yasal süreler işlemeye devam edeceğinden karar usulünce işyeri adresinde çalışanı imzasına tebliğ edilmekle süre işlemeye başlar ve adli tatil içinde biten temyiz süresi içinde verilmeyen temyiz dilekçesinin reddinin gerekeceği-
4822 sayılı yasanın yayımlanmasından önce, davalı bankanın gönderdiği 17.6.1999 tarihli ihtarın 28.6.1999 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 24 saatlik sürenin dolması ile davacının 30.6.1999 tarihinde temerrüde düştüğü, hakkında, 15.6.2000 tarihinde icra takibine geçildiği, 4822 sayılı yasadan faydalanmak üzere 1.4.2003 tarihli ihtarla bankaya başvurduğu, davalının gönderdiği ödeme planına da davacının uymadığı ve ödeme yapmadığı anlaşıldığına göre davacının temerrüdünün gerçekleştiği 30.6.1999 tarihinden, 1.4.2003 tarihli ihtarın bankaya ulaştığı tarihe kadar ana borca %50 faiz yürütülmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davasının dayanağını oluşturan icra takibinde ödetilmesi istenilen asıl alacak tutarı kesinlik sınırının altında olduğu halde, takip tarihine kadar işleyen ve asıl alacakla birlikte takibe konu edilen faiz ile asıl alacak tutarı toplamının kesinlik sınırını aştığı durumlarda, hem asıl alacağa ve hem de işlemiş faize ilişkin itirazın iptali istemiyle ve her ikisinin toplam tutarı üzerinden harç ödenmek suretiyle açılan itirazın iptali davasının bütünüyle reddine veya kabulüne yönelik direnme hükmünün, miktar yönünden temyizine olanak bulunup, bulunmadığı belirlenirken, asıl alacak ve işlenmiş faizin toplamının esas alınmasının gerekeceği-
Davacının 4822 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce davalı bankanın gönderdiği 12.9.2001 tarihli hesap kat ihtarının 17.9.2001 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, ihtarda verilen 24 saatlik sürenin dolması ile davacının 19.9.2001 tarihinde temerrüde düştüğü, bankanın 23.1.2002 tarihinde icra takibine geçtiği, bu aşamada davacının kısmı ödemelerde bulunduğu 4822 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra davacının 27.3.2003 tarihli ihtarname ile aynı yasanın geçici 2. maddesi hükmünden faydalanmak istediği davalı bankanın 12.4.2003 tarihli cevabı ihtarnamesi ile 1.559.000.000TL. borcun 12 taksitle ödenmesini istediği dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu konularda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayıp, davacının 19.9.2001 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşıldığından davacının 19.9.2001 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilip, bu doğrultuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesinin gerekeceği-
Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İ.İ.K.nun 67. maddesi anlamında “haksız” ise de, kötü niyetli olarak kabul edilebilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak olmadığı-
İcra müdürlüğünce yatırılan para alacaklıya ödenirken bundan tahsil harcı düşülemez, yatan paranın alacaklıya ödenmesi gerekir; ancak tahsil harcının mükellefi borçlu olduğundan İ.İ.K.’nun 15.maddeleri gereğince ayrıca hüküm ve ayrı bir takibe gerek kalmaksızın yapılan takipte tahsil harcı yönünden muhtıra çıkarılmak suretiyle borçluya yöneleceği-
6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanuna 4531 sayılı Kanunla eklenen Geçici Madde 7’nin ikinci fıkrasında yer alan kira bedelinin yabancı paraya endeksli olarak belirlenmesi halinde ayrıca sözleşmelerde öngörülen yıllık artış şartının uygulanmayacağı yönündeki uygulanması zorunlu, emredici ve yürürlükteki yasal düzenleme nedeniyle, 2000 ile 2001 yılları için yabancı paraya endeksli kira sözleşmelerinde bir artış yapılamayacağı-
Borçlunun tevziat saatinden sonra adrese geldiği tespit edilmemiş, komşusu da, adı geçenin adrese "arada bir geldiğini" ifade ettiğinden borçlunun meskeniyet şikayeti 7201 Sayılı Kanunun 32.maddesi gereğince süresinde olup işin esası incelerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Konusu para alacağı olan icra takiplerinde, takip konusu alacağın borçlu tarafından taksitler halinde ödenmesi durumunda, alacaklıya her bir ödeme yapılırken icra tahsil harcının alınmasının gerekeceği-