Yerel Mahkemece, ödeme tarihi itibariyle İcra ve İflas Kanunu’nun 72/VII. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açılan davanın reddine karar verilmiş olmasının, sonucu itibariyle doğru olduğu-
İcra müdürlüklerinin verdikleri kararlardan kendiliklerinden dönerek yeni bir karar vermelerinin kural olarak mümkün olmadığı; “adli işlem” niteliğindeki icra müdürlüğünün işlem ve kararlarına karşı ilgililerin şikâyet yoluna başvurmaları gerekeceği-
Davalı kefilin yargılama sırasında icra inkar tazminatı isteminin bulunduğu, reddedilen kira alacağı üzerinden davalı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Borçlu vekilinin Mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmasının, HUMK' nun 76. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayacağı, başvurunun bu hali ile 7201 sayılı yasanın 32.maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olduğu (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 esas 1991/344 karar sayılı kararı), 7201 sayılı yasanın, 32. maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren takibin şekline göre icra dairesine itiraz etmemiş olması, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde mal beyanında bulunma tarihi ve takip kesinleşmeden haciz konulamayacağı cihetle uygulanan hacizlerin kaldırılacağı sonucunu doğuracağından borçlunun şikayette hukuki yararının bulunması nedeniyle, mercii nezdinde yapılan tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği (Hukuk Genel Kurulu'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 esas 2001/560 karar sayılı kararı)-
Yargılamanın (icra takibinin) sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın (takibin) süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden (yada icra takibinden) haberdar edilmesi ile mümkün olacağı, kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların (taleplerin) nelerden ibaret olduğunu bilmesi, Tebligat Kanununda ve Tüzüğünde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabileceği; Tebligat Kanunu ile Tebligat Tüzüğünün tamamen şekle ilişkin kurallar içerdiği, bu nedenle usulsüz tebligat yapıldığı iddiasında bulunulduğunda hakimin tebligat yapılan kişinin şirketin yetkili temsilcisi olup olmadığını yöntemince araştırmasının gerektiği-
İcra takibinde alacaklı veya borçlu sıfatını haiz olmayanların haczedilemezlik şikayetinde bulunmasına yasal imkan olmadığı-
Tapudaki ilgililere kıymet takdiri ve satış ilanının tebliğ olunmamasının başlı başına ihalenin feshi için yeterli bir neden olduğu, satıştan haciz alacaklısının haberdar edilmesinin ihaleye katılım açısından müşteri temin edebileceği ve ihaleye katılabileceği gibi nedenlerle taşınmazların daha yüksek bedellere satışının yapılabileceği ve bu suretle şikayetçinin dosyasına pay kalabileceği gibi ihale bedelinden şikayetçi haczine pay kalıp kalmayacağı hususu sıra cetvelinde ve sıra cetveline itiraz davasında belirlenecek bir husus olup ihalenin feshi yargılamasında değerlendirme yapılarak şikayetçiye pay kalmayacağı ve bu nedenle İİK.nun 127.maddesinde menfaati korunan tapu ilgilisi sayılamayacağı yönünde oluşturulan Mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığı-
Davacının depo edilmesi istenen çek bedellerine yönelik itirazın iptali istemi bulunmadığı halde, bu konuda hüküm kurulmasının HUMK.nun 74. maddesine aykırılık teşkil ettiği - Faiz alacağı likit (muayyen, belirlenebilir) olduğundan, davacının icra inkar tazminatı isteminin reddinin isabetsiz olduğu-
“Ödeme planı uyarınca son taksitin de vadesinde ödenmesi üzerine icra takibi sona erer.” hükmü dikkate alındığında ödeme planı uyarınca son taksitin vadesinde ödenmesi üzerine icra takibi sona ereceğinden, Mahkemece bu hususun bekletici mesele yapılarak, son taksitin vade tarihine kadar beklenmesi gerektiği-
Borçlunun yapılan takibe itiraz etmemesi, ve takibin kesinleşmesi halinde mahkemece davacı alacağının harici satış sözleşmesine dayalı olduğu, doğrudan icra takibine konu edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermesinin doğru olmadığı- Tasarrufun iptali davasının dinlenme koşullarından birisinin de, borçlu hakkında alacaklı davacının yapmış olduğu icra takibinin kesinleşmiş olması gerektiği-