Şikayetçi, iflas tarihinden evvel taşınmazı işgal etmekte haklı bulunduğunu iflas tarihinden önce tapuya şerh verilmiş bir kira sözleşmesi ile ya da İİK. nun 135/2.maddesinde yazılı nitelikte iflas tarihinden önce yapılmış resmi bir belge ile ispatlayamadığına göre mahkemece şikayetin reddi gerekeceği-
SSK tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkin davada davacıların kesinleşen maddi zararlarının belirlendiği ve bu dosyada karar altına alınmayan alacak kesiminin de iş mahkemesinde davaya konu yapılarak hüküm altına alındığının anlaşılmasına, kesinleşen davadaki tazminat miktarları göz önüne alındığında ek davada fazla hakkın saklı tutulduğunun karar altına alınmasının bağlayıcı bir yönünün bulunmamasına göre 3. ek dava niteliğindeki takip talebine yapılan itirazın iptali isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği- Alacağın likit olmadığı ancak hesaplama sonucu ve mahkeme kararı ile belirleneceği durumlarda icra inkar tazminatına da hükmedilmemesi gerektiği- Sadece icra inkar tazminatına ve vekalet ücretine dair açıklamalarda bulunup, bu hususu temyiz etmekle birlikte, dilekçe sonunda “re’sen bulunacak nedenler” ibaresinin de kullanılması sebebiyle hükmün tüm yönleriyle temyiz edildiğinin kabul edilmesi gerekeceği-
İtirazın kaldırılması esasa dair sebeplerle kabul edildiğinden talebi haklı bulunan alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
5393 Sayılı Belediye Kanunun 15/son maddesi uyarınca belediyenin kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan mallarıyla belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemeyeceği- Belediye Gelirleri Kanun ve diğer kanunlarla belediyeye verilen payların vergi ve resim hükmünde olduğundan haczinin mümkün olmadığı- ‘Şikayet ve dava haklarımız saklı kalmak koşuluyla bloke edilen paranın alacaklı vekiline verilmesine muvafakat ediyoruz’ şeklindeki beyanı haczedilmezlik şikayetinden vazgeçme anlamına gelmediği-
Haciz ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış olup, İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu-
İcra emrine karşı itiraz hakkında İİK'nun 149/a maddesi gereğince ilamların icrasına ilişkin 33.madde hükümlerinin uygulanması gerektiğinden aynı yasanın 34.maddesi uyarınca ilam niteliğindeki bu belge için her icra dairesinde takip yapılabileceği-
İtirazın iptali davasında takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılığın asıl olmasının, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılmasına olanak bulunmaması, takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılmayan belgenin ispat vasıtası olarak kullanılmasının mümkün bulunmamasının gözetilmesinin gerekeceği-
İİK. mad. 169/a gereğince borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için; alacaklının kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunun tespit edilmiş olması ve borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabul edilmiş olması gerekeceği- Davalı/alacaklı/hamilin çeki ciro yoluyla elde edip, lehtarı olmadığından, şirket ortağı keşidecinin tek başına, borçlu şirket adına olmak üzere çek keşide etme konusunda yetkisinin olup olmadığını, bilmesi olanaklı olmayıp; vekaletnamede veya temsilde meydana gelen eksikliğin hamil durumundaki alacaklıya karşı ileri sürülmesi de olanaklı olmadığından, alacaklının takibe girişmekte ağır kusurlu olduğunu kabul etmek hakkaniyete aykırı olacağı gibi; kötüniyetli olduğunu kabule de olanak bulunmadığı-