Menfi tespit istemine ilişkin davada, davacı borçluların davalıya olan borçlarını kısmen ödemeleri ve davalı tarafından verilen “İbraname” başlıklı belgenin içeriğine göre, borcun tamamına yönelik bir ibra olmaması ve kısmi ödeme yapıldığının, davacıların dava tarihi itibariyle halen borçlarının bulunduğunun anlaşılması karşısında, mahkemece davacılar tarafından yapılan ödemeler dikkate alınarak davacıların takip kapsamında ne miktarda borçlarının kaldığı tespit edilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ilamda (ilamın hüküm bölümünde) teslime konu taşınırın değeri belirtilmemiş ve taraflar da malın değeri konusunda anlaşamamışlarsa, teslime konu taşınırın değeri icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre belirleneceği, icra müdürünün ilamda aynen teslimine hükmolunan taşınırın değerini, borsa veya ticaret odalarından sorarak belirleyeceği-
Mahkemece; borçluya ikinci kez ödeme emri çıkartılması ile yeni bir itiraz hakkının tanınmış olduğu, her ne kadar borçluya ikinci kez gönderilen ödeme emri tebliğ edilememiş ise de, tebliğe gönderilmesinin itiraz hakkının doğması için yeterli olacağı-
Davacının dayandığı davalı ile yapılan sözleşmede, aracılık hizmetine konu taşınmazın davalı dışında hangi şahıslar tarafından alınması halinde davacının komisyon ücretine hak kazanacağı tahdidi olarak belirlenmiş olup, eş ibaresinin yer almadığı anlaşıldığından ve sözleşmede davalının kan ve sıhri hısımları tabirine yer verilmiş ise de, MK. 18. de yapılan sıhri (kayın) hısımlığının tanımı çerçevesinde eşlerin birbirine karşı sihri hısım olarak nitelendirmesi de mümkün olmadığından, tellallık sözleşmesinin belli muayyen ve açık olması ve taraflar arasında düzenlenen tellallık sözleşmesinde açıkça “kan ve sıhri hısımlardan” bahsedilmiş olup, gösterilen evin eş tarafından satın alınması durumunda tellallık ücretinin hak edileceğine dair bir düzenleme de bulunmadığından, davalının, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre komisyon ücretinden sorumlu tutulamayacağı-
Borçlunun 08.03.2011 tarihli dilekçesindeki itirazının, İİK'nun 168/5 maddesi uyarınca takip öncesi zamanaşımı defi olduğu kabul edilerek işin esasının incelenmesinin gerekeceği-
İİK’nun 70. maddesine göre, icra mahkemesi, itirazın kaldırılması hakkındaki talep üzerine iki tarafı davet edip,18 inci madde hükmüne göre kararını vereceğinden, duruşma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasının davacı ( borçlu ) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı ( borçlu ) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
İflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer,muamele merkezi yönünden karine teşkil ederse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa iflas davasının bu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekeceği-
İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekeceği; dolayısıyla takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararının olmadığının kabulünün gerekeceği-
İtirazın iptal davasında, davalının kusurlu davranışı sonucu meydana gelen trafik kazasında sigortalının yaralanması nedeni ile yapılan tedavi giderlerinin tahsili amacı ile Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından başlatılan icra takibine, itirazın kaldırılması talepli davada, 5510 sayılı Kanunun 101 ve 5521 sayılı Kanunun 15. maddesi gereğince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ( mülga HUMK ) ‘nun yetkiyi düzenleyen hükümlerinin somut olaya uygulanması ve yetki itirazının yasal süre içerisinde yapılması gerekeceği-