Mahkemece şikayet incelemesinin -takdiren- duruşmalı olarak yapılmasına karar verildikten sonra (İİK. mad. 16), bozma ilamı ve bozma sonrası duruşma gününü bildiren davetiyenin şikayetten etkilenen alacaklı ve takip borçlusuna usulüne uygun olarak tebliğ edilip, taraf teşkili sağlanması, bozma kararına karşı beyanları alındıktan sonra, bozma kararına uyulup uyulmaması hususunda bir karar verilmesi gerekeceği-
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün İİK.nun 89/1.maddesi gereğince gönderilen birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği 01.02.2011 tarihi itibariyle hükmi şahsiyetinin bulunduğu,şikâyetçi idarenin tebliğ tarihi itibariyle tüzel kişiliğinin bulunduğu gerekçesi ile ‘davacının tüzel kişiliği bulunmadığına yönelik şikâyetin reddine' karar verileceği-
Şikayette, temyiz yoluna başvuran kişinin, temyizde hukuki yararı olması gerekecek olup, şikayete ilişkin verilen kararın temyiz edilebilmesi için, temyiz yoluna başvuran kişinin, şikayette taraf olarak yer almış olmasının şart olmadığı, icra mahkemesinin verdiği karar ile hukuki yararı ihlal edilen kişilerin de temyiz yoluna başvurabilecekleri-
borçlu aleyhine, takip yapılmamasına ilişkin bir ihtiyati tedbir kararının bulunması ve bu tedbir kararından sonra alacaklının borçlu aleyhine icra takibine girişme olanağı bulunmadığından, böyle bir takibin mevcudiyeti halinde bu takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Davacı kooperatifin ürettiği konutları ortaklarına dağıttığı ve genel kurullarda aidatlar belirlenirken apartman yönetimleriyle ilgili ortak giderlerin de kooperatifin diğer genel ve inşaat giderleriyle birlikte dikkate alındığının saptanması karşısında, davalı ortağın yararlandırılmadığı konutun kullanıma bağlı giderlerinden sorumlu tutulması sonucunu doğuracak şekilde hüküm tesisi hatalı olduğu-
Davacı kesinleşen kira tespit kararına dayanarak davalı hakkında başlattığı icra takibiyle 2010 yılı kira farkını istemiş, tahliye istemli ödeme emri davalıya tebliğ edilmiş, davalı 30 günlük yasal ödeme süresi içerisinde takibe konu fark kira bedelini ödememiş olduğundan, kira tesbit kararının kesinleşmesi ile de 2010 yılı kirası belirlendiğine göre, davalının artık bundan sonra kira sözleşmesi gereğince üzerine düşen edimi yerine getirmesi ve 30 günlük yasal sürede kira borcunu ödemesi gerektiği, davalı yasal sürede kira bedelini ödediğini kanıtlayamadığına göre temerrüde düşmüş olduğundan tahliyesine karar verilmesi gerekeceği-
Hakimlerin hukuki sorumluluğunun doğabilmesi için açık ve ağır kusurlu davranmış olmaları gerekeceği; arzu edilmese de hatalı hukuksal değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi halinin hakimlerin hukuksal sorumluluğuna yol açmayacağı, aksini düşünmenin her hatalı karardan ötürü devlet aleyhine tazminat davası açılabileceğinin kabulü anlamına geleceği-
Üçüncü kişinin, taşınmazda hacizden (somut olayda iflastan) önceki tarihli bir sözleşmeye dayalı olarak bulunduğunu resmi nitelikte bir belge ile ispat etmesi durumunda tahliye emrinin iptali gerekeceği-
Üçüncü kişinin taşınmazda hacizden önceki tarihli bir sözleşmeye dayalı olarak bulunduğunu resmi nitelikte bir belge ile ispat etmesi gerekeceği, ispat külfetinin üçüncü kişiye ait olduğu, sözleşmenin hacizden önceki bir tarihte tapuya şerh verilmiş olması veya hacizden önceki bir tarihte noterlikçe düzenlenmiş yada onaylanmış olması hallerinde tahliye emrinin iptali gerekeceği-
Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi şart olup, hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınamayacak nitelikte olduğundan mahkemece davalıya ait olduğu usulünce tespit edilen mukayese imzaları esas alınmak suretiyle inkar edilen belgedeki imzanın davalı şirket yetkilisi eli ürünü olup olmadığının yeniden bilirkişi rapor alınmak suretiyle belirlenmesinin gerekeceği-