Davacı tarafın dayandığı gayrimenkul ve menkullerin satışına ilişkin sözleşmeye dayalı olarak miras payının devri niteliğindeki sözleşme gereğince TMK’nun 677.maddesine dayalı olarak açılan iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, söz konusu sözleşme geçersiz bir sözleşme olmayıp TMK’nun 677.maddesi gereğince düzenlenen miras payının devri niteliğinde bir sözleşme olup, öncelikli istek tapu iptali ve tescil olduğuna göre öncelikle bu hususun değerlendirilmesi gerekeceği-
B.ye kira alacağı ile kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan alacağın rücuan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline-
Davacı kurum, sözleşme yapmak ve böylece karşı edim borçlanmak şartıyla kamuya hizmet sunmuş, davalı taraf ise, sözü edilen bu hizmetten (atık su aboneliği) sözleşme vasıtasıyla yararlanacağı yerde böyle bir sözleşme yapmaksızın (ve belki de bunu istemeksizin) karşılıksız ve kaçak (atık sudan) yararlanmış olup, taraflar arasında dürüstlük ilkesine uygun olarak "sözleşme benzeri" bir borç ilişkisinin kurulduğundan, zamanaşımı süresinin de bir yıl değil 10 yıl olması gerekeceği-
Bir güven kurumu olan bankanın, kendisine tevdi olunan para, kıymetli evrak ve diğer değerleri gerek saklamak gerek verimli bir şekilde değerlendirmek gerekse talep halinde bunları hak sahiplerine faizi, getirisi ve kazancıyla birlikte iade etmek konusunda yasal yükümlülük altında olduğu- Davalı bankaya gönderilen havaleden kaynaklanan alacak davasının açıldığı tarihte 5411 s. Bankacılık Kanunu mad. 62 uyarınca, "bankalar nezdindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanların zamanaşımına tabi olduğu"- Davaya konu paranın davalı bankaya devredilmiş olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, mahkemece öncelikle zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi tespit edilerek, zamanaşımına esas başlangıç tarihinden itibaren işbu davanın 10 yıllık sürede açılıp açılmadığının araştırılarak sonucuna göre davaya konu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti gerekirken, 62. madde uyarınca bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan genel hükümlere göre yapılan değerlendirme sonucu davanın zamanaşımına uğradığına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı, davacının verdiği tohumları kendi seralarında ekip, dikilme aşamasına kadar fide haline getirip, fideleri teslim etmeyi, bir bedel karşılığında üstlenmiş olup bu sözleşmenin "satım" sözleşmesi değil, "eser" sözleşmesi niteliğinde olduğu- Eser sözleşmesinde 818 s. BK. mad. 126/b.4 uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekeceği- Teslim ile ayıbın tespit edilip alacağın muaccel olduğu günden, ıslah tarihine kadar beş (5) yıllık zamanaşımı süresi geçmediğinden, ayıplı mal teslimi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davanın zamanaşımı süresinde açılmış olduğu-
Satım akdine dayalı alacaklarda zamanaşımı süresi 818 Sayılı BK.nun 125. maddesi uyarınca 10 yıl olduğundan, zamanaşımı süresinin davacının alacağına dayanak olarak sunduğu her bir fatura yönünden fatura içeriği emtianın teslim tarihinden itibaren başlayacağı gözetilerek dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı tartışılarak davalının süresi içerisinde yaptığı zamanaşımı itirazı hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Çift vade içeren senedin bono vasfını taşımayacağı- Kambiyo senedi niteliği bulunmayan bono ile başlatılıp kesinleşen takipte, takibin kesinleşmeden sonraki dönemde işleyecek zamanaşımı süresinin TTK hükümlerine göre değil, eBK. mad. 125 uyarınca "10 yıl" olarak hesaplanması gerektiği-
İcra takibinde dosyanın işlemden kaldırılması halinde takip derdest kalmaya devam edeceğinden, takibin yapıldığı tarihte işlemekte olan zamanaşımı süresinin kesilmiş olduğu- Zamanaşımının alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden alacağın dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade ettiği- Borcun zamanaşımına uğramasıyla borcun (alacağın) sona ermeyeceği, sadece alacaklının alacağını dava yoluyla elde etme olanağının ortadan kaldıracağı, zamanaşımına uğramış bir borcun ifa edilebilen fakat dava edilemeyen eksik bir borç haline geleceği- TBK. 146'da (BK. 125'de) öngörülen zamanaşımı süresinin genel bir süre olup aksine bir hüküm bulunmadığı hallerde bütün alacaklar için geçerli olduğu- TBK. 149'a göre sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımının, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı- Zamanaşımının durması halinde, o ana kadar işlemiş olan zamanaşımı süresinin işlediği noktada duracağı, buna yol açan sebebin ortadan kalktığı andan itibaren kaldığı yerden işlemeye devam edeceği- Zamanaşımının kesilmesi halinde ise borçlunun veya alacaklının ya da hakimin belli fiilleri sonucu olarak işlemiş bulunan zamanaşımı süresinin yanması ve kesilmeye neden olan olaydan itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı- Zamanaşımını durduran ya da kesen sebeplerin TBK.'da sayılarak belirtilmiş olduğu- Alacaklının borçlu hakkında dava açması veya icra takibinde bulunması ile zamanaşımının kesileceği, zamanaşımı kesilince kesilmeden itibaren yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağı-
Aboneliğin bulunduğu adreste kaçak kullanılan su bedelinin tahsiline ilişkin davada,mahkemece, bilirkişi marifetiyle mahallinde keşif yapılması, oluşacak duruma göre davacı tarafın yönetmelik ve tarife hükümlerine göre davalıdan istemekte haklı olduğu kaçak su bedelinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Kaçak su kullanımı aynı zamanda sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğinden zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu- Alacağın likit ve belirli olmadığı, yargılamayı gerektirdiği, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davanın aydınlatıldığı anlaşıldığından, icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi gerektiği-
Taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı sözleşmesinden kaynaklanan alacakların TBK'nın 146. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu-