Hakkındaki atama ve görevlendirme işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu 13.03.2008 günü öğrenmiş olan davacının, eldeki davayı 14.08.2008 günü, Borçlar Yasası'nın 60/1. maddesinde öngörülen 1 yıllık süre içerisinde açmış olduğunun kabulü gerekeceği-
Dava konusu yayın incelendiğinde, haberin davacının kişilik haklarına zarar vermek amacıyla yapılmadığı, eğitim alanındaki aksamaları vurgulamaya yönelik olduğu, davacının adı geçse de tazminatı gerektirir bir saldırının söz konusu olmadığı-
Y.li kanıt bulunmadığı gerekçesi ile verilen beraat kararları şikâyetin haksız olduğu anlamına gelmediği gibi davalının şikâyeti yeterli belirtiye (emareye) dayandığından, manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Y.li kanıt bulunmadığı gerekçesi ile verilen beraat kararları şikayetin haksız olduğu anlamına gelmediğinden davalının şikayetinin yeterli belirtiye (emareye) dayandığı-
Bir baz istasyonu yönetmeliğe uygun çalıştırılsa da zarar veriyorsa, yönetmeliğe uygun olduğundan söz edilerek zarar verenin sorumluluktan kurtulması yolu açılamayacağı; yargıç, yönetmeliğe değil, yasaya, genel hukuk kurallarına ve bu bağlamda sorumluluk hukukunun ilkelerine göre karar vermek zorunda olduğu-
Dar anlamda ve para ile ölçülebilen bir zarar yok ise de, baz istasyonunun insanların kalabalık olarak yaşadığı yere yakınlığı, çevre binalarda ve davacı yanın bulunduğu yerde yaşayanların sağlık yönünden büyük endişeler taşıdığı, aynı bölgede yaşayan insanların yaşamının psikolojik olarak olumsuz biçimde etkilendiği ve bunun da insanların psikolojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yaratacağı açık olup davacıların zarar gördüğünün kabulü gerekeceği-
Borçlar Yasası'nın 49. maddesindeki düzenleme gereğince, kişinin doğrudan kendisinin değil de karı, koca, ana, baba ve çocuklar gibi yakınlarının ağır yaralanması gibi somut olayın kendisine özgü ağırlığının ve özelliğinin zorunlu kıldığı olguların kanıtlanması durumunda, aile birliği içinde korunması gereken sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin zarar gördüğünün kabul edilmesi gerekeceği-
İş ve gücünden kalacak biçimde yaralanmamış olan davacının, trafik kazasını ve kazanın yarattığı şoku yaşadığı, ölüm tehlikesi ile karşılaştığı gözetilerek, sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğradığının kabulünün gerekeceği-
Davacının, davalının partisinin il toplantısında yaptığı konuşma sırasında kendisi hakkında "sahtekar" sözünü söylediği iddiasını kanıtlamadığı anlaşıldığından; dosya içinde bulunan kanıtların, davalı yanın davacının uğradığı manevi zarardan sorumlu tutulması için yeterli olmayacağı-
Davalının cezalandırılmasına ilişkin kararlar gözetilerek, davalının eylemlerinin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu benimsenip, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmesi gerekeceği-