Basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemine ilişkin davalarda haksız eylemin gerçekleştiği yer mahkemesinin yetkili olacağı-
Okuyucunun ilgisini artırmak amacıyla, habercilik tekniğine uygun olarak, özle biçim arasındaki denge korunarak kullanılan çarpıcı başlıkların kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Davacının rızası ile olsa da bekaretini kaybetmesi, davalının bu olayı annesine anlatıp dedikodulara sebebiyet vermesi, davacıya şiddet uygulaması dikkate alındığında davacının kişilik haklarının zarar gördüğü kabul edilerek, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre uygun manevi tazminat verilmesi gerektiği-
Basının, somut gerçeği değil, o anda belirlenen, var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlaması gerekeceği, o anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basının sorumlu tutulmaması gerekeceği, eleştiri sınırlarını aşmayan yazıların, kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Olayla ilgisi bulunmayan davacıların, çete üyesi gibi olarak gösterilmiş olmalarının, kişilik haklarına saldırı oluşturacağı, davacılar yararına uygun bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekeceği-
Davalının sözlerini, fikirlerin özgür biçimde ifade edildiği akademik kurul toplantısında görevlendirmeye esas olacak biçimde ve davacının daha önceki tutum ve davranışlarından hareketle söylediği anlaşıldığına göre kişilik haklarının ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği-
Haberin gerçekliği kanıtlanamadığı gibi, ayrıca davalıların da fotoğrafın yanlışlıkla kullanıldığına dair ikrarları mevcut olduğundan, hukuka aykırı olduğu anlaşılan bu yayın nedeniyle davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı-
Ceza mahkemesinde verilen beraat kararı hukuk hâkimini bağlamaz ise de Hukuk Hâkiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp Ceza Mahkemesinin maddi vakıaların belirlenmesine ilişkin mahkumiyet kararının hukuk hâkimi yönünden bağlayıcı olup taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıyacağı-
Somut olayın oluş biçiminde, TMK'nun 24 ncü maddesi anlamında davacının doğrudan kişilik haklarına tecavüz söz konusu olmadığı gibi, EBK'nun 49 ncu maddesinde belirtilen manevi tazminat isteme koşullarının da oluşmamış olduğu, mahkemece, manevi tazminata ilişkin, kanıtlanamayan talebin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı hakkında hakaret suçlaması ile Adana 2. Asliye Ceza mahkemesine açılan kamu davasında yapılan ceza yargılaması sonucunda davalının mahkumiyetine dair verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ceza mahkemesinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının B.K'nun 53. maddesi anlamında hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte bir karar olmadığı, ceza dosyasında dava konusu yayınlara ait CD'nin bilirkişiye yaptırılan çözümünde, evlilik mağduru gencin başından geçenleri anlattığı, bu kişinin ve sunucunun ekranda gözükmediği, ekranda gösterilen resimlerdeki kişilerin ise yüzlerinin kapatılması nedeniyle tanınacak durumda olmadıkları, herhangi bir ismin de geçmediği, bu kapsamda davacıya yönelik bir matufiyet bulunmadığının, yayında hukuka aykırılık olmadığının anlaşıldığı-