İddia ve savunma hakkının kullanılmasının ancak meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle olması gerekeceği, tarafların yargı Mercileri önünde iddia ve savunmalarını hiçbir endişeye kapılmadan serbestçe yapmalarının gerekeceği, ancak bu serbestinin, dava konusu olayın aydınlığa kavuşması, bir başka anlatımla, hakkın meydana çıkarılmasına vesile olması amacına hizmet etmesi gerekeceği, o dava sebebiyle söylenmesinde ve yazılmasında yarar bulunmayan, diğer bir deyişle davanın aydınlığa kavuşmasında ve hakkın meydana çıkarılmasında hiçbir olumlu etkisi olmayan, başkalarının kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek yazı ve sözlerin kullanılmasında haklı bir gerekçenin var olduğunun söylenemeyeceği, avukatlık mesleğinin icrasında yüksek özen gösterilmesinin gerekeceği, avukatın dilekçeyi yazarken düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklaması gerekeceği, meslek çalışmasında hukuka ve yasalara ilgisiz açıklamalardan kaçınmak ve savunma heyecanına rağmen karşı tarafı ve davada
Kişinin fotoğrafı (resmi) üzerindeki haklarının «kişilik hakları»ndan olduğu, fotoğrafta tasvir olunan kişinin, «ülkenin tümünün» siyasi veya içtimai hayatında rol oynayan bir kimse olması halinde izin alınmasının gerekmeyeceği, ancak; belediye başkan adayının fotoğrafının rakip durumunda olan bir partinin seçim broşüründe kullanılmasının kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği–
Kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği iddia edilen yazının (açıklamanın) bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekeceği–
Hakimin idari faaliyetleri nedeniyle Adalet Bakanlığına karşı idare mahkemesinde dava açılamayacağı (hakimlerin bağımsızlığı ilkesi), hakimin kişisel kusuruna dayanılarak açılan davanın adli yargıda görülmesi gerekeceği–
«İlim yayma cemiyeti adında bir sahtekarlığın arkasına, hangi ilim? Yobaz, senin ilimle ne alakan var? Sen sadece hurateyi temsil edersin... Bir sivrisineksin» şeklindeki ifadeler kişilik haklarına saldırı teşkil eder mi? –
Şikayet hakkının Anayasal bir hak olduğu, bu nedenle hakkında yapılan şikayette (ya da bunun sonucunda açılan ceza davasında) haklı çıkan (lehine «takipsizlik» veya «beraat» kararı verilen) tarafın, sırf bu nedenle şikayette bulunan kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği, şikayetçinin ancak (kasten) davacıya zarar vermek amacı ile veya hiçbir duyum ve belirti olmadan sırf şüphe üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikayette bulunmuş olması halinde, davacıya manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği–
Manevi tazminatın bölünemeyeceği; ancak zararlandırıcı eylem sonunda oluşan zararın artması durumunda birden fazla dava açılabileceği–
Davacı öğretmenin atama istek dilekçesinin gereklerini yerine getirmeyen okul müdürünün, kişilik haklarına saldırıda bulunduğunun kabulünün gerekeceği–
Yargı kararlarını yerine getirmeyenlerin suç işlemiş sayılacakları, bunun sonucu menfaatleri zedelenenlerin kişilik haklarının zarar gördüğünün kabul edileceği ve kararın 30 gün içinde uygulanmamış olmasının kişisel sorumluluk için yeterli olacağı–