Daha önce dava konusu edilmeyen bir hususun ıslah yoluyla istem konusu yapılmasına yasal açıdan olanağın olmadığı- Davacı alacaklının tahliye olan ilk davasına, "itirazın kaldırılması" davasını ıslah yoluyla ekleyemeyeceği-
Ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden ve temerrüt gerçekleşmeden tahliye isteminde bulunulamayacağı-
Takip talebinde tahliye istemi bulunmadığı halde icra dairesince borçluya örnek 13 ödeme emri düzenlenerek gönderilmesinin alacaklıya tahliye yönünden bir hak sağlamayacağı, zira icra müdürlüğü takip talebiyle bağlı olup talebin dışına çıkılarak tahliye istemi bulunmadığı halde ihtarlı ödeme emri düzenlenmesinin tahliye açısından hukuki sonuç doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine dayanarak tahliye kararı verilemeyeceği, davacı alacaklının icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunabilmesi için takip talepnamesinde tahliye talebinin bulunmasının zorunlu olduğu, mahkemece bu husus kendiliğinden gözetilerek tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kiracı "kalorifer kazanının taktırılması için davacıya elden ödeme yapılmasına rağmen buna rağmen kazanın taktırılmadığını, davacıya herhangi bir kira borcu olmadığını" savunmuş olup kira sözleşmesi gereğince kira bedelinin ödenip ödenmediği ve istenip istenemeyeceği hususunun yargılamayı gerektirdiği-
Takip dosyasında borçlu kiracıya ödeme emrinin tebliği için çıkarılan ilk tebligatın bila tebliğ iade edildiği, daha sonra davalı kiracıya 07.12.2015 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiğinin görüldüğü, ödeme emri tebliğ edilmediği halde borçlu tarafından 07.07.2015 tarihinde borca itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklının itirazın kaldırılmasını ve kiralananın tahliyesini istediği, İİK.'nun 269. maddesi gereğince, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yedi gün içinde itiraz sebeplerini, İİK 62. madde hükümleri dahilinde icra dairesine bildirmeye mecbur olduğu, ancak iş bu dava açılmadan önce davacı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde borçlu kiracıya tahliye ihtarlı ödeme emrinin tebliğ edilemediği, ödeme emri tebliğ işlemi yapılmadığından, yukarıda anılan maddedeki sürelerin işlemeyeceği, borçlunun haricen takibi öğrenip icra dairesine itiraz etmesinin, yasanın emredici hükümleri karşısında hukuki sonuç doğurmayacağı-
Davacı alacaklının takip talebi kira sözleşmesinde kararlaştırılan asgari kira bedeline KDV eklenerek (15.564,78 TL + 2.801,64 TL) belirlenen miktar üzerinden kira alacağının tahsilini istediği, davalı borçlunun takibe itirazında açıkça ve ayrıca kira ilişkisine ve borç miktarına karşı çıkmadığı, alacaklı görünen şahsa herhangi bir borcu olmadığını ileri sürerek takibe ve borca itiraz ettiği, borçlunun kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında İİK.nun 269/2. maddesi gereğince kira ilişkisinin ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekeceği, bu durumda davalı borçlunun kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK.’nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak durumunda olduğu, bu durumda, davalı borçlu tarafça ödemeye dair böyle bir belge ibraz edilmediğine göre, mahkemece itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verilmesi gerekeceği-
01.07.2012 başlangıç tarihli 6 ay süreli kira sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önce 25.06.2012 tarihinde imzalanmış olup, imzalanma tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 484. maddesi hükümlerine göre kefaletin geçerli olduğu, 01.07.2012 başlangıç tarihli 6 ay süreli kira sözleşmesine göre kefalet süresinin 01.01.2013 tarihinde sona erdiği, kira süresinin sona ermesinden sonraki dönem için Ek madde de kefaletin süresi ve miktarının belirtilmediği, davalı kefillerden talep edilen alacağın sözleşme ve kefalet süresi içinde kaldığı, kefalet sözleşmesi geçerli kabul edilerek işin esası incelenmesi gerekirken kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğundan bahisle yazılı şekilde red kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı alacaklının 25.06.2005 başlangıç tarihli 1 yıl süreli sözlü kira ilişkisine dayanarak davalı hakkında takip başlattığı, davacının dava dilekçesinde ise, 25.06.2005 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesinin varlığından bahsettiği, ancak dosyaya herhangi bir yazılı kira sözleşmesi ibraz etmediği, davalının, davacı ile aralarındaki kira ilişkisini kabul ederek, dosyaya 25.06.2005 başlangıç tarihli imzasız, ancak ödeme kısmı imzalı beş adet sözleşme sunduğu, söz konusu beş adet 25.06.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin ödeme kısımlarının incelenmesinde, en son 25.11.2014 tarihli 550,00 TL bedelli ödemenin imza karşılığı yapıldığının anlaşıldığı, buna göre, bu sözleşmelere karşı davacının beyanı alınarak, geçerli bir sözleşmenin varlığının tespiti halinde, en son ödeme yapılan 2014 K. ayı kira bedelinin 550,00 TL olduğunun kabulü ile 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 344.maddesi hükmü de gözetilerek ÜFE artış oranını geçmemek üzere sözleşme hükmü doğrultusunda 2015 yılı aylık kira bedelinin belirlenip buna göre takibe konu kira alacağının hesaplanması, taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi bulunmadığının tespiti halinde ise, davalı takibe itirazında kira bedelinin 700,00 TL olmayıp, 550,00 TL olduğunu iddia ettiğine göre davalının bildirdiği aylık 550,00 TL kira bedeli üzerinden kira alacağının hesap edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ve eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresinin verildiği, davacı tarafça tahliye istemli davanın, takip kesinleşmeden 13/03/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren takip kesinleşip yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden ya da itiraz varsa itiraz kaldırılmadan tahliye isteminde bulunulamayacağı-
Davalı tarafından, kiralanan taşınmaza yapılan elektrik masraflarına ilişkin bir takım belgeler ibraz edilerek kira bedellerinin ödendiğinin savunulduğu, takip dayanağı kira sözleşmesinde kiralanana yapılan tadilat masraflarının kira bedelinden mahsup edileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından anılan masrafların davacı alacaklının muvafakati olmadığı sürece kira bedeline sayılamayacağı, davacı yapılan masrafları ve ibraz edilen sipariş fişini kabul etmediğine göre mahkemece itirazın kaldırılması ve tahliye talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-