Ödeme emri tebliğinin geçerli olup olmadığı ve ödeme emri tebliğ belgesinde bulunması gereken unsurların eksik olması şikayete tabi olup, icra mahkemesine bu iddialara dayalı olarak şikayette bulunulduğuna ilişkin delil sunulmadığı, davalı borçlu tarafından yasal süre içerisinde şikayet yoluna başvurulmadığı ve takibe itiraz edilmediği takdirde takip kesinleşeceğinden tebligatın usulsüzlüğünün mahkemece re'sen nazara alınmasının mümkün olmadığı-
Kira alacağının ya kiraya veren ya da kiraya veren olmayan malik tarafından talep edilebileceği, bu durumda kiralayan sıfatı bulunmayan kişinin icra takibi yapmasının ve dava açmasının mümkün olmadığı, taraf ehliyetinin dava şartı olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerekeceği-
6098 sayılı TBK’nun 583. maddesi hükmünün kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumumda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngördüğü, davaya konu kira sözleşmesinde 6098 sayılı Kanunun 583. maddesinde yer alan düzenlemeye uygun bir kefalet sözleşmesinin mevcut olmadığı anlaşıldığından, kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gözetilerek itirazın kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
İİK.nun 269/1. madde göndermesiyle olayımızda uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 315. maddesinde yer alan otuz günlük ödeme süresinin ödeme emrinde açıkça yazılması zorunlu olup, yasaya uygun olarak düzenlenmeyen ödeme emrinin hukuki sonuç doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilemeyeceğinden, istemin reddine karar vermek gerekeceği-
Kira sözleşmesi uyarınca aidat bedellerinden kiracı sorumluysa da, kiraya verenin apartman yönetimine kendi ödediği aidat bedelleri için kiracıya rücu edebileceği- Davalı borca itirazında Eylül ayına kadar olan kira bedellerinin banka aracılığıyla ödendiğini savunduğuna ve takip ile 2015 yılı Ağustos ve Eylül ayı kira alacağının talep edilmiş olunduğu görüldüğünden, mahkemece belirtilen banka hesap hareketleri getirtilip üzerinde durularak  karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile  "itirazın tümden kaldırılmasına" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Takip konusu alacağın takipten önce ödenmesi halinde takip haklı kabul edilmez iken davadan sonra ödenmesi halinde takibin haklı olduğunun kabulü ile buna göre karar vermek gerekeceği, dava tarihinden sonra alacaklı hesabına yapılan ve alacaklı tarafından kabul edilen ödemelerin infazda dikkate alınmasının mümkün olduğu-
Ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağı-
Takip dayanağı 01/01/2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile 24.000.00 TL masrafın kiradan tahsil edileceği hükmü yer almakta olup davalı borçlunun da taşınmaza yapılan tadilat masrafının kira bedellerinden düşüldüğünü savunduğu, uyuşmazlığın yargılamayı gerektireceği düşünülerek dar yetkili yetkili icra mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının sadece takip tarihine kadar ödenmeyen ve istenebilir durumdaki kira bedellerini davalı borçludan talep edebileceği-
Mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan takibin yeni malik ile birlikte pay ve paydaş çoğunluğun tarafından birlikte başlatılması ve davanın da birlikte açılması gerekeceği, ancak takibin yalnızca paydaş yeni malik tarafından başlatıldığı, başlatılan takip sonucu gönderilen ihtarlı ödeme emrindeki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün olmadığından ve ihtarın pay ve paydaş çoğunluğun tarafından gönderilmediğinden hukuki sonuç da doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan ihtarlı ödeme emrine dayanarak tahliye kararı verilemeyeceği-