Davaya ve icra takibine konu 20.07.2006 başlangıç tarihli, altı yıl süreli yazılı kira sözleşmesi ile kiralananın sera olarak kullanılmak üzere kiraya verildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, kiralananın niteliğine göre hasılat (ürün) kirası söz konusu olup, Türk Borçlar Kanunu'nun 362.maddesi gereğince, davalı kiracıya altmış günlük ödeme süresini içeren ödeme emrinin tebliğ edilmesi gerekirken otuz gün ödeme süreli ödeme emri düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş olduğundan bu ödeme emrine dayanılarak tahliye kararı verilemeyeceği-
2886 Sayılı Yasa hükümlerine göre kiraya verilen taşınmazlara ilişkin kira sözleşmelerinin kira süresinin bitimi ile yasal olarak sona ereceği, sözleşmenin ve ek sözleşmelerin sona erdiği 31.12.2010 tarihi itibariyle taraflar arasındaki kira ilişkisi sona erdiğinden davalıların haksız işgalci durumunda oldukları, bu durumda davacı idarenin İİK.nun 269 ve devamı maddelerine göre kiralanan gayrimenkulün ilamsız icra yoluyla tahliyesini isteyemeyeceği, buna göre, mahkemece tahliye isteminin reddine karar vermek gerekeceği-
Ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik şikayetin reddine ilişkin karar kesinleşmediğinden temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin veya gerçekleşmediğinin söylenemeyeceği, Bölge Adliye Mahkemesi'nin temerrüdün başlangıç tarihinin, dava dilekçesinin tebliğ tarihi olan 04.04.2017 olduğuna ilişkin kabulünün de doğru olmadığı, bu durumda davalı tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürerek usulsüz tebliğ tarihinin düzeltilmesini istediğine göre, mahkemece şikayete ilişkin kararın kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, ......... İcra Müdürlüğünün .......... sayılı dosyasında takibe konu edilen 2015 yılı Ekim ayına ilişkin kira alacağının dava tarihi itibariyle ödendiği kabul edilerek, mahkeme gerekçesinde 2015 yılı Ekim kira borcunun icra müdürlüğünce takip sırasında dikkate alınmasına karar verildiğine göre yalnızca 2015 yılı K. ayı kira bedeli üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, Ekim ayı kira bedeli üzerinden de icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değil ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi için hükmün bozularak yeniden yargılama yapılmasında usul ekonomisi açısından yarar görülmediği-
Ödeme emri tebliğinin geçerli olup olmadığı ve ödeme emri tebliğ belgesinde bulunması gereken unsurların eksik olması şikayete tabi olup, icra mahkemesine bu iddialara dayalı olarak şikayette bulunulduğuna ilişkin delil sunulmadığı, davalı borçlu tarafından yasal süre içerisinde şikayet yoluna başvurulmadığı ve takibe itiraz edilmediği takdirde takip kesinleşeceğinden tebligatın usulsüzlüğünün mahkemece re'sen nazara alınmasının mümkün olmadığı-
Kira alacağının ya kiraya veren ya da kiraya veren olmayan malik tarafından talep edilebileceği, bu durumda kiralayan sıfatı bulunmayan kişinin icra takibi yapmasının ve dava açmasının mümkün olmadığı, taraf ehliyetinin dava şartı olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerekeceği-
6098 sayılı TBK’nun 583. maddesi hükmünün kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumumda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngördüğü, davaya konu kira sözleşmesinde 6098 sayılı Kanunun 583. maddesinde yer alan düzenlemeye uygun bir kefalet sözleşmesinin mevcut olmadığı anlaşıldığından, kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gözetilerek itirazın kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
İİK.nun 269/1. madde göndermesiyle olayımızda uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 315. maddesinde yer alan otuz günlük ödeme süresinin ödeme emrinde açıkça yazılması zorunlu olup, yasaya uygun olarak düzenlenmeyen ödeme emrinin hukuki sonuç doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilemeyeceğinden, istemin reddine karar vermek gerekeceği-
Kira sözleşmesi uyarınca aidat bedellerinden kiracı sorumluysa da, kiraya verenin apartman yönetimine kendi ödediği aidat bedelleri için kiracıya rücu edebileceği- Davalı borca itirazında Eylül ayına kadar olan kira bedellerinin banka aracılığıyla ödendiğini savunduğuna ve takip ile 2015 yılı Ağustos ve Eylül ayı kira alacağının talep edilmiş olunduğu görüldüğünden, mahkemece belirtilen banka hesap hareketleri getirtilip üzerinde durularak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile "itirazın tümden kaldırılmasına" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Takip konusu alacağın takipten önce ödenmesi halinde takip haklı kabul edilmez iken davadan sonra ödenmesi halinde takibin haklı olduğunun kabulü ile buna göre karar vermek gerekeceği, dava tarihinden sonra alacaklı hesabına yapılan ve alacaklı tarafından kabul edilen ödemelerin infazda dikkate alınmasının mümkün olduğu-