Temlik eden şirketin davada taraf sıfatı kalmadığından kararı temiyizde de hukuki yararının bulunmadığı- Sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıkta, alacağının bonoya dayalı olmasının, alacağın gerçek olduğunun kabulüne yeterli olmayacağı, davalı alacaklının, bononun düzenlenme nedenini açıklaması ve esas ilişkiyi kanıtlaması gerektiği- Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıda olduğundan, ispat yükünün yanılgılı olarak davacıya yüklenmesi ve aralarında doğrudan hukuki ve temel ilişki bulunmamasına rağmen, davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması suretiyle hüküm kurulmasının hatalı olduğu- İtiraz edilen icra dosyasında alacaklı sıfatı, alacağı temlik alan kişide olduğundan, temlike edenin davaya asli müdahil olarak katılmasını gerektiren herhangi bir neden bulunmadığı, müdahilin, alacağını temlik ettiği kişinin yanında ona yardımcı olmak amacıyla fer'î müdahil olarak davaya katılmış olduğu-
Bozma kararına uymuş olan mahkemenin, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyeceği; kesinleşmiş bu kısımların, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğu-
Sözleşmenin imzalanmasından sonra öngörülemez şekilde ortaya çıkan ve sözleşme konusu taşınmazların bir bütün halinde teslimini ve taşınmazların sözleşmede öngörülen şekilde bir turizm tesisi olarak işletilmesini imkânsız kılan beklenmedik hal niteliğindeki hukuki süreçlere dayalı olarak sözleşme süresinin uyarlanmasının talep edildiği, her ne kadar derece mahkemelerince; kiracının, borçlunun temerrüdü hükümlerine dayanarak tazminat isteme hakkı olduğu, tarafların yerine geçerek sözleşme süresinin uzatılması yönünde uyarlama kararı verilmesinin yeni ihtilaflara sebebiyet verebileceği gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmiş ise de; süre uzatımına ilişkin sözleşme maddelerinin ve ek protokol hükümlerinin değerlendirilmediği, hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; sözleşme hükümlerine göre süre uzatımına karar verilip verilemeyeceği üzerinde durularak, tarafların iddia, savunma ve delilleri değerlendirilip, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve ondan fazlasına veya başkasına karar veremeyeceği- Somut olayda, tarafların cezai şartın iptali talebi olmadığı halde davalı lehine cezai şart bedeli üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Aynı kazaya ilişkin olan açılan davada maluliyet raporunda davacının yaralanmasının meslekte kazanma gücünde kayıp oluşturmadığının tespit edildiğinden davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği alındığında açılmış olan davanın usulden reddi gerektiği-
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün doğacağı- “Usuli kazanılmış hakkın” mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğunun getirdiği- Bilirkişi raporunun, Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ile ihtiva edeceği- Somut olayda; bozma sonrası mahkemenin aldığı bilirkişi raporunda, CD üzerinden tüm hatalara ilişkin teker teker değerlendirme yapıldığı belirtilse de kesintiye konu işlemlerin gerçekleştirildiği hastalarla ilgili yapılan değerlendirme ayrı ayrı açıklanmamış ve kesinti sebepleri teker teker hasta bazında belirtilmediğinden bilirkişi raporuna göre hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kesin hükmün dava şartlarından olduğu- Dava konusu taşınmazın tapu kaydında, taşınmazın hükmen tapuya tescil edildiği, daha sonra satış suretiyle bir kısım hissesinin kooperatif adına tescil edildiği ve buna dayanak ilamın eldeki kadastro mahkemesinde çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı iddiasına dayalı olarak tespitin iptali ile taşınmazın orman vasfında Hazine adına tapuya kayıt ve tescili istemli davada kesin hüküm oluşturduğu anlaşıldığından davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemenin ilk kararına karşı temyiz isteminde bulunmayan davalılar bakımından kesinleştiği-
Gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı- Asıl ve birleşen davada ayrı ayrı hüküm kurularak karar verilmesi gerektiği- Asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin ayrı ayrı tayin edilmesi gerektiği-
Tarafları Orman Genel Müdürlüğü ile Vakıflar Genel Müdürlüğü olan davada, davacı ve davalı idarelerin 3533 Sayılı Kanun'un 1. maddesinde gösterilen kuruluşlardan olduğundan, taraflar arasındaki uyuşmazlığın "Hakem" sıfatı ile çözümlenmesi gerekeceği-