Bir davada verilen kesin hükmün, davanın taraflarından biri tarafından başka birine karşı açılan ve konusu ile dava sebebi aynı olan ikinci bir davada kesin delil teşkil etmeyeceği- Somut olayda; hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda, davacının iletim sistemi kullanıcısı olduğu yönünde daha önce açılan ve kesinleşen davalardaki gerekçe ve kararların kesin delil etkisi değerlendirilmeden karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Türk hâkiminin, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise bu kişiyi teminattan muaf tutacağı-
Tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalı tarafın itirazlarını karşılayacak ve sunduğu CD içeriğinin de incelendiği bilirkişi ek raporu aldırılmak suretiyle varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerektiği-
“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan olgunun mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği- Bozma ilamında belirtildiği üzere, sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan cezai şart bedeli üzerinden indirim yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği- Mahkemece verilen kararın Yargıtay bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi durumunda usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkemenin, kesinleşen kısımları hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyeceğinden kesinleşmiş kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hakkın teşkil edeceği-
“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan olgunun mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği- Bilirkişi raporunda atık su bedeli hakkında, tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli nitelik ve nicelikte rapor aldırılması, taleple bağlılık kuralı ve taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakların da gözetilmesi suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerektiği-
Dava, taraflar arasında imzalanan bila tarihli “Konut Satış Sözleşmesi” başlıklı adi yazılı satım sözleşmesinden kaynaklı dairenin gereği gibi teslim edilmemesinden dolayı; eksik iş bedeli, gecikme tazminatı ve aidat alacağı talebine ilişkin davada; müteahhitten satın almış olunan bağımsız bölümün ayıplı mal kapsamında olduğu, sözleşmeye aykırı olarak yapılan ayıplı ifa ve eksik işler neticesinde dairede bulunan-tespit edilen eksik işlerin giderilmesi yönünde belirlenen tutarın davalının davacıya tazmin yükümlülüğünün bulunduğu, dava konusu dairenin tadilatına yönelik davacı tarafından yapılan ve belgelendirilebilen harcama bedellerinin de davalıdan tahsilinin gerektiği-
Kesin hükümden söz edebilmek için biri kesinleşmiş tarafları, konusu ve sebebi aynı olan iki davanın varlığının gerektiği, bir başka deyişle bir davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın kesin bir hükümle çözülmüş olması halinde mahkemece yeniden inceleme konusu yapılmayacağı-
Ecrimisil ve tazminat istemleri- Davacının sonuçlanan davada hükmedilen ve davalı tarafından tahsil edilen paranın davalıdan geri alınmasına ilişkin talebi hakkında, bir diğer dosyada yargılama yapılarak bir hüküm verilmiş ve bu karar kesinleşmiş olduğundan, davacının bu talebi yönünden kesin hüküm oluştuğu-
Birden fazla kişi, birlikte bir zarara neden olmuşsa, sorumluluk derecelerine bakılmaksızın ve eylemlerinin türü yönünden bir ayrım yapılmaksızın, zarar görene karşı, her biri ayrı ayrı zararın tamamından ortaklaşa ve zincirleme olarak sorumlu olması gerektiği- Birden çok kimselerin, değişik nedenlerle aynı zarardan sorumlu olurlarsa, zarar görene karşı ortaklaşa zincirleme ile sorumlu olacağı- Olayın gelişim biçimi, olay tarihi, meydana gelen yaralanma ve maluliyetin derecesi, yaralanma ve maluliyetin yarattığı elem ve üzüntünün derecesi, tarafların kusur durumları gözetildiğinde; takdir edilen manevi tazminat tutarlarının da düşük olduğu-
İnanç sözleşmesinin ancak, yazılı delille kanıtlanabileceği- İnanç sözleşmesi için tarafların elinde bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar, yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesinin olanaklı olduğu-