Kiracının, akdi ilişkinin devamı sırasında kiralananda yaptığı değer arttırıcı masraf ve harcamalarını, vekâletsiz işgörme hükümlerine göre kiraya verenden talep etme hakkına sahip olduğu- Sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı sürece; kiracının, kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu masrafları yaptığı tarih itibariyle belirlenecek değerinden, yıpranma payı düşülmek suretiyle elde edilecek değeri kiraya verenden isteyebileceği- Zorunlu ve faydalı masrafların kira sözleşmesinin başlangıcında yapılmış olduğunun kabul edilmesi gerektiğinden kiracının kiralananda kalan ve kiraya veren tarafından benimsenen imalatlar için sebepsiz zenginleşme oranında ve yapıldıkları tarih itibarıyla rayiç bedeller üzerinden bedelin tazminini talep edebileceği- Kiraya verenin sorumluluğunun, zorunlu ve faydalı imalatların imal tarihindeki değerinden yıpranma payı düşülmek suretiyle bulunacak değer kadar olduğu- Kiralanan, Belediyenin fiili el koyma tarihi olan 28/01/2009 tarihine kadar kiracının kullanımında bulunduğundan, kiralananın kullanım dönemine ilişkin yapılan harcama kalemlerinin kirayaverenden talep edilemeyeceği-
Süresinde iade edilmeyen cihazların bedelinin cezai şart olarak talebinin, 'çoğun içinde az da vardır' kuralı gereğince, bu cihazların kullanım bedelini de kapsayacağı-
Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığından hükmün bozulması gerektiği-
Temlik eden şirketin davada taraf sıfatı kalmadığından kararı temiyizde de hukuki yararının bulunmadığı- Sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıkta, alacağının bonoya dayalı olmasının, alacağın gerçek olduğunun kabulüne yeterli olmayacağı, davalı alacaklının, bononun düzenlenme nedenini açıklaması ve esas ilişkiyi kanıtlaması gerektiği- Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıda olduğundan, ispat yükünün yanılgılı olarak davacıya yüklenmesi ve aralarında doğrudan hukuki ve temel ilişki bulunmamasına rağmen, davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması suretiyle hüküm kurulmasının hatalı olduğu- İtiraz edilen icra dosyasında alacaklı sıfatı, alacağı temlik alan kişide olduğundan, temlike edenin davaya asli müdahil olarak katılmasını gerektiren herhangi bir neden bulunmadığı, müdahilin, alacağını temlik ettiği kişinin yanında ona yardımcı olmak amacıyla fer'î müdahil olarak davaya katılmış olduğu-
Bozma kararına uymuş olan mahkemenin, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyeceği; kesinleşmiş bu kısımların, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğu-
Sözleşmenin imzalanmasından sonra öngörülemez şekilde ortaya çıkan ve sözleşme konusu taşınmazların bir bütün halinde teslimini ve taşınmazların sözleşmede öngörülen şekilde bir turizm tesisi olarak işletilmesini imkânsız kılan beklenmedik hal niteliğindeki hukuki süreçlere dayalı olarak sözleşme süresinin uyarlanmasının talep edildiği, her ne kadar derece mahkemelerince; kiracının, borçlunun temerrüdü hükümlerine dayanarak tazminat isteme hakkı olduğu, tarafların yerine geçerek sözleşme süresinin uzatılması yönünde uyarlama kararı verilmesinin yeni ihtilaflara sebebiyet verebileceği gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmiş ise de; süre uzatımına ilişkin sözleşme maddelerinin ve ek protokol hükümlerinin değerlendirilmediği, hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; sözleşme hükümlerine göre süre uzatımına karar verilip verilemeyeceği üzerinde durularak, tarafların iddia, savunma ve delilleri değerlendirilip, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve ondan fazlasına veya başkasına karar veremeyeceği- Somut olayda, tarafların cezai şartın iptali talebi olmadığı halde davalı lehine cezai şart bedeli üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Aynı kazaya ilişkin olan açılan davada maluliyet raporunda davacının yaralanmasının meslekte kazanma gücünde kayıp oluşturmadığının tespit edildiğinden davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği alındığında açılmış olan davanın usulden reddi gerektiği-
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün doğacağı- “Usuli kazanılmış hakkın” mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğunun getirdiği- Bilirkişi raporunun, Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ile ihtiva edeceği- Somut olayda; bozma sonrası mahkemenin aldığı bilirkişi raporunda, CD üzerinden tüm hatalara ilişkin teker teker değerlendirme yapıldığı belirtilse de kesintiye konu işlemlerin gerçekleştirildiği hastalarla ilgili yapılan değerlendirme ayrı ayrı açıklanmamış ve kesinti sebepleri teker teker hasta bazında belirtilmediğinden bilirkişi raporuna göre hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kesin hükmün dava şartlarından olduğu- Dava konusu taşınmazın tapu kaydında, taşınmazın hükmen tapuya tescil edildiği, daha sonra satış suretiyle bir kısım hissesinin kooperatif adına tescil edildiği ve buna dayanak ilamın eldeki kadastro mahkemesinde çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı iddiasına dayalı olarak tespitin iptali ile taşınmazın orman vasfında Hazine adına tapuya kayıt ve tescili istemli davada kesin hüküm oluşturduğu anlaşıldığından davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-