İhtiyati haciz kararına konu çekin, kambiyo senedi olup, aranacak alacaklardan olması sebebiyle, uyuşmazlıkta ödeme yeri ile borçlunun ikametgahı yer mahkemelerinin yetkili olduğu, yetkisiz mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verileceği-
Çekin keşide yerinin muhatap bankanın ve hakkında takip yapılan şirketin adresinin Ankara olup, kambiyo senetlerinde borcun aranacak borçlardan olduğu, her ne kadar çekte ciro silsilesinde başka hamiller var ise de, ihtiyati haczin bu hamillere yönelik olarak istenmeyip, yalnız adresi Ankara olan itiraz eden hakkında talep edildiği, dolayısıyla diğer cirantaların adresinin yetkinin tayininde önemli olmadığı, mahkemenin ihtiyati haciz kararı açısından yetkisiz olup, yetkili yerin Ankara olduğu-
İhtiyati hacze konu alacağın tüketici kredisinden kaynaklandığının tespit olunduğu, 4077 sayılı Yasa'nın 10, 10/A ve 23. maddeleri uyarınca tüketici kredilerinden doğan uyuşmazlıklara tüketici mahkemelerince bakılması gerektiği-
Hamilin keşideciye ve onun lehine aval verene karşı ihtiyati haciz isteyebilmesi için, bononun vadesinin gelmesi gerekli ve yeterli olup ayrıca ödememe protestosu çekilmesinin gerekmediği-6762 s. TTK. mad. 613/3 gereğince, muhatap veya keşidecinin imzaları müstesna olmak üzere poliçenin ön yüzüne konulan her imzanın aval şerhi sayılacağı-
İhtiyati haciz kararına konu çekin keşidecisi ile lehtarı arasında görülen menfi tespit davasında verilen çekle ilgili olarak ödeme yasağı kararının bulunduğu gerekçe gösterilerek, ihtiyati hacze itirazın kabulü ile itiraz eden keşideci yönünden ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiği, ihtiyati haciz isteyen alacaklı ödeme yasağı kararı verilen menfi tespit davasının tarafı olmadığından, ayrıca itiraz edenin iddia ettiği şahsi defi niteliğindeki hususların da iyiniyetli meşru hamile karşı ileri sürülemeyeceğinden ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verilmesi gerekeceğini-
Davacı hakkındaki haczin ihtiyati haciz olmaması, kesin haciz olması ve davacının da haciz tutanağında açık borcu kabul beyanına göre, kesin haciz sırasında verilen beyanın borcun ikrarı olarak kabul edilmesi gerekeceği-
İhtiyati haciz kaldırma isteminin "taraflar davet edilmeden" dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu-
Davalı bankanın "davacının dava konusu sözleşme nedeniyle borçlu olmadığını" ikrar ettiği, dolayısıyla davacının bu sözleşme nedeniyle kullandırılan krediye ilişkin borçtan sorumlu tutulamayacağı-
Davacı tarafça kendisi dışındaki kefillerin protokolü “birlikte kefil“ olarak imzalamaları gerektiği, aksi halde kendi kefaleti açısından protokolün geçerlilik şartı taşımadığı ileri sürülmüş ise de, bu hususun kefalet için geçerlilik şartı olmadığı, kefiller arasındaki hukuksal durum açısından davacı iddiası önem arzetse de, davacının böyle bir güvenceyi temin edebilmek için protokolün imzalanması sırasında diğer kefillerin hazır olmasını istemesi ya da son olarak imzalaması gerektiği, davacının protokolü "müşterek borçlu-müteselsil kefil" sıfatıyla imzalayıp, asıl borçlulardan olduğu ve protokolün geçerli bulunduğu, davalı taraf 6183 sayılı Yasa kapsamında takipler yapıp, diğer hukuki haklarını kullandığı için, davalının görevini yapmasının baskı olarak kabul edilemeyeceği, idare mahkemesindeki davalara vaki feragatlerin iptalinin de adli yargıda incelenemeyeceği-