İhtiyati haciz kararına itiraz edenin, bononun niteliğine ve teminat olarak verildiğine ilişkin iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiği, alacaklının 3. şahıs olarak ihtiyati haciz talebinde bulunduğu, itirazların İİK'nın 265. maddesinde sayılı ihtiyati haciz kararına itirazlardan olmadığı, ancak menfi tespit davasına konu edilebilecek nitelikte olduğu-
Kanunda itiraz süresinin başlangıcı olarak borçlunun huzuru ile yapılmayan hacizlerde öğrenme tarihi değil, haciz tutanağının borçluya tebliği tarihinin esas alındığı-
Yapılan taşınmaz devrinin iflastan kurtulmak amacıyla gerçekleştiğinden, "ihtiyati haciz isteminin reddi" gerekeceği-
İhtiyati haczi tamamlayan merasim çerçevesinde, ihtiyati hacze konu her alacağın genel ilke olarak yargılamayı gerektirebileceği-
Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da "temyiz isteminin reddine" karar verilebileceği-
"Davalı hamilin çeki iktisap ederken çekin bedelsiz kaldığını bile bile borçlunun zararına hareket ettiği"nin ispatlanamadığı gerekçeleri ile "davanın reddi" gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava konusu çekin hatır çeki olduğunu ileri sürmüş olan davacının, bu iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğinden mahkemece, dava konusu çekin, davalının bankadan kredi kullanması amacıyla teminat olarak verildiğini, gerçek bir borcu yansıtmadığı yönündeki davacı iddialarının yazılı delillerle ispatlanması gerekeceği-
Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehniyle güvence altına alınmışsa, rehinin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamayacağı bu nedenle, mahkemenin, İİK'nın 257. maddesi uyarınca, alacağın rehinle temin edilen kısmı için ihtiyati haczin kaldırılması gerekçesinin yerinde olmadığı-
Asıl borçlu hakkında iflasın ertelenmesi kararının bulunmasının, asıl borçlu ve müteselsil kefiller hakkında ihtiyati haciz kararının verilmesine engel olmayacağı bu durumda ihtiyati haciz kararı infaz edilebileceği, ancak, sadece asıl borçlu bakımından haczedilenlerin muhafaza altına alınmasına engel teşkil edeceği-
Usulsüz işlemle çekilen paraların aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olduğu, bankanın hesap sahibine ödeme yapıp yapmadığı, zararın oluşumuna etkili olmadığı gibi, davacı bankanın bu konudaki zararının tahsilini istemesine de engel olmadığı-