Henüz tanıklar dinlenilmeden ve ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinilmeden mahkemece tarafların tanık dinletme hakkının iki ile sınırlandırılması hukuki dinlenilme hakkının ve bu hakkın alt unsurları olan “iddia ve savunma hakkı” ile “açıklama ve ispat hakkı”nın ihlâli niteliğinde olup, adil yargılanma hakkı ile bağdaşmadığı-
Somut olayda, dava dilekçesinin davalıya 16.10.2012 tarihinde usule uygun şekilde tebliğ edildiği, davalı tarafından süresi içerisinde cevap dilekçesinin sunulmadığı, böylece davalının dava dilekçesinde yer alan tüm iddialarını inkâr etmekle birlikte savunmasına yönelik herhangi bir vakıaya dayanmadığı, davalının kanunla kesin şekilde belirlenen iki haftalık süreden sonra 05.11.2012 tarihinde, davaya cevap vererek aynı dilekçe ile tanık deliline dayandığı, mahkemece yapılan 12.12.2012 tarihili ön inceleme duruşmasına her iki taraf vekilinin katıldığı, davacı ve vekilinin süresinden sonra verilen cevap dilekçesine muvafakatinin olmadığı anlaşıldığı- Bu durumda; süresi içerisinde cevap dilekçesi vermemekle inkâr savunmasına dayanak vakıa ve delile dayanmayan davalının süresinden sonra bildirmiş olduğu tanıklarının karşı ispat hakkı kapsamına taşınarak dinlenilmesine de imkân bulmadığı-
Trafik kazası nedeni ile maddi tazminat talebine ilişkin dava dilekçesinde davacının "davalıların adreslerinin bulunmadığı, ancak davalılardan birinin T.C kimlik numarasının verildiği ve adresinin mernis sisteminden sorgulanmasına dair talebinin bulunduğu diğer davalının üzerine kayıtlı olduğu iddia edilen motosikletin trafik tescil bürosundan bilgileri araştırılarak araç malikinin adresinin tespitinin istenildiği anlaşıldığından, mahkemece belirtilen kurumlara gerekli müzekkereler yazılmadan ve hiç bir araştırma yapılmadan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Dava konusu tazminat iddiasının temeli sözleşmenin ayıplı ifası nedenine ve bu hakkın devamı olarak tüketiciye tanınan seçimlik yetkilere dayandığından site yönetimine kat malikleri kurulunca yetki verilmiş olması, somut olay bakımından, yönetimin dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulüne yeterli sayılamayacağı- Bu yöndeki bir davanın, Özel Daire kararında da işaret edildiği üzere, ancak kat maliklerince açılabileceği- 
Mahkemece, kendilerine tebligat yapılamayan anılan davalılar yönünden dosyadaki bilgi ve belgelerden de yararlanılarak bu kişilerin bilinen en son adresinin tespiti için zabıta araştırması yaptırılması, kamu kurum ve kuruluşlarından adreslerinin sorulması ve bu yolla sözü edilen davalıların tebligat adreslerinin bulunması, dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün davalılara tebliğe çıkarılması işlemlerinin mahkemenin görevi olduğu, mahkemenin kendi görevine giren bu işlemlerin yapılması için davacı tarafa süre veya kesin süre veremeyeceği, ancak adres tespit edildikten sonra tebligat masraflarını yatırması için süre verebileceği hususları gözardı edilerek usule aykırı surette davacı vekiline muhtıra gönderilip kendilerine tebligat yapılamamış davalıların adreslerini bildirmek üzere vekile 1 haftalık kesin süre verilmesinin ve kesin süre içinde adreslerin bildirilmemesi üzerine yazılı şekilde ve HMK’nin 119/2 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılması kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın asliye hukuk mahkemesinde görülerek; taraflar arasında yapılan kira sözleşmesinin davacı üniversite bakımından da geçerli ve bağlayıcı olup olmadığının tartışılması, hukuken geçerli bir kira ilişkisinin varlığının saptanması hâlinde işgal ve kötü niyetli bir kullanım durumu olmayacağından davanın reddedilmesi, aksi hâlde ise ecrimisil isteği yönünden bir karar verilmesi gerekirken, sulh hukuk mahkemesi tarafından davacının isteminin farklı yasa ve koşullara tabi bulunan kira alacağı olarak nitelendirilerek karar verilmesinin doğru görülmediği- Taraflar arasında kira ilişkisinin mevcut olup olmadığının asliye hukuk mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği-
Ortaklığın giderilmesi davasında davacının "paydaşlığın satış suretiyle giderilmesini" istemesinin, davalıların "aynen paylaşma istemesine" engel teşkil etmeyeceği- Ortaklığın giderilmesi davalarının çift taraflı olma özelliğinden dolayı, mahkemece duruşma açılarak davalılara davaya devam etmek isteyip istemediklerinin sorulması, davalılardan birinin ya da birkaçının davaya devam etmek istemesi halinde, yargılamaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekili tarafından, dava dilekçesi ekinde sunulan .. tarihli vekaletname ile icra dosyasındaki takip talebi ve ekindeki .. tarihli vekaletnamede davacının adresinin yer aldığının anlaşıldığı-
Sahteliği sabit olan 3 adet bono kullanılarak başlatılan takip sonucu takip alacaklısının takip dosyasındaki hak ve alacaklarını temellük eden davalı adına ihale ile oluşan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, ancak ikinci el konumundaki diğer davalıların iyiniyetli olmaları halinde edinimlerinin korunacağı- Davacılar eldeki davada, tapu iptal ve tescil talebi yanında icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti isteminde de bulunmuş olup davacıların tescilin illetini oluşturan cebri icranın yapıldığı icra takip dosyasına konu edilen senetler yönünden icra hukukundan bağımsız olarak HMK'nın 106. maddesi çerçevesinde borçlu olmadıklarının tespitini istemek yönünden hukuki yararlarının bulunduğu-
Davalının tebligat için bilinen en son adreslerinin araştırması ve dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün davalıya tebliğe çıkartılmasının mahkemenin görevi olduğu, bu konularda davacı tarafa süre ve kesin süre verilemeyeceği- Muhatabın yurt dışında bulunması nedeniyle tebligatın iade edilmesi üzerine, davalının yurt dışı adresinin bildirilmesi için davacıya bir hafta kesin süre verilerek, bu süre içinde davalının adresi bildirilmezse davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ihtar edilmiş ve davacı tarafça davalının yurt dışı adresinin bildirilmemiş olması nedeniyle "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmişse de, dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün davalıya tebliğe çıkartılması mahkemenin görevi olduğundan, bu konularda davacı tarafa süre ve kesin süre verilemeyeceği-