Trafik kazası nedeni ile maddi tazminat talebine ilişkin dava dilekçesinde davacının "davalıların adreslerinin bulunmadığı, ancak davalılardan birinin T.C kimlik numarasının verildiği ve adresinin mernis sisteminden sorgulanmasına dair talebinin bulunduğu diğer davalının üzerine kayıtlı olduğu iddia edilen motosikletin trafik tescil bürosundan bilgileri araştırılarak araç malikinin adresinin tespitinin istenildiği anlaşıldığından, mahkemece belirtilen kurumlara gerekli müzekkereler yazılmadan ve hiç bir araştırma yapılmadan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Dava konusu tazminat iddiasının temeli sözleşmenin ayıplı ifası nedenine ve bu hakkın devamı olarak tüketiciye tanınan seçimlik yetkilere dayandığından site yönetimine kat malikleri kurulunca yetki verilmiş olması, somut olay bakımından, yönetimin dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulüne yeterli sayılamayacağı- Bu yöndeki bir davanın, Özel Daire kararında da işaret edildiği üzere, ancak kat maliklerince açılabileceği- 
Mahkemece, kendilerine tebligat yapılamayan anılan davalılar yönünden dosyadaki bilgi ve belgelerden de yararlanılarak bu kişilerin bilinen en son adresinin tespiti için zabıta araştırması yaptırılması, kamu kurum ve kuruluşlarından adreslerinin sorulması ve bu yolla sözü edilen davalıların tebligat adreslerinin bulunması, dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün davalılara tebliğe çıkarılması işlemlerinin mahkemenin görevi olduğu, mahkemenin kendi görevine giren bu işlemlerin yapılması için davacı tarafa süre veya kesin süre veremeyeceği, ancak adres tespit edildikten sonra tebligat masraflarını yatırması için süre verebileceği hususları gözardı edilerek usule aykırı surette davacı vekiline muhtıra gönderilip kendilerine tebligat yapılamamış davalıların adreslerini bildirmek üzere vekile 1 haftalık kesin süre verilmesinin ve kesin süre içinde adreslerin bildirilmemesi üzerine yazılı şekilde ve HMK’nin 119/2 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılması kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın asliye hukuk mahkemesinde görülerek; taraflar arasında yapılan kira sözleşmesinin davacı üniversite bakımından da geçerli ve bağlayıcı olup olmadığının tartışılması, hukuken geçerli bir kira ilişkisinin varlığının saptanması hâlinde işgal ve kötü niyetli bir kullanım durumu olmayacağından davanın reddedilmesi, aksi hâlde ise ecrimisil isteği yönünden bir karar verilmesi gerekirken, sulh hukuk mahkemesi tarafından davacının isteminin farklı yasa ve koşullara tabi bulunan kira alacağı olarak nitelendirilerek karar verilmesinin doğru görülmediği- Taraflar arasında kira ilişkisinin mevcut olup olmadığının asliye hukuk mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği-
Ortaklığın giderilmesi davasında davacının "paydaşlığın satış suretiyle giderilmesini" istemesinin, davalıların "aynen paylaşma istemesine" engel teşkil etmeyeceği- Ortaklığın giderilmesi davalarının çift taraflı olma özelliğinden dolayı, mahkemece duruşma açılarak davalılara davaya devam etmek isteyip istemediklerinin sorulması, davalılardan birinin ya da birkaçının davaya devam etmek istemesi halinde, yargılamaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekili tarafından, dava dilekçesi ekinde sunulan .. tarihli vekaletname ile icra dosyasındaki takip talebi ve ekindeki .. tarihli vekaletnamede davacının adresinin yer aldığının anlaşıldığı-
Sahteliği sabit olan 3 adet bono kullanılarak başlatılan takip sonucu takip alacaklısı M. Gümüş’ün takip dosyasındaki hak ve alacaklarını temellük eden davalı İ. Şen adına ihale ile oluşan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, ancak ikinci el konumundaki diğer davalıların iyiniyetli olmaları halinde edinimlerinin korunacağı kuşkusuz olup davalılar A., Meliha ve Z.’nin köyüniyetli olduklarının kanıtlanamadığı; 118 ada 8 parsel bakımından ise tapu iptal ve tescil istemli davanın dava tarihi itibariyle kayıt maliki olan R. Dağ’a yöneltilmediği gözetilerek tapu iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava tarihinden sonra, yargılama safhasında barışan tarafların, kendi istekleri ile beraber yaşamaya devam ederken; boşanma davasının, davacının talebi ile vekili tarafından takip edilmediği, fakat dava tarihinden sonra, beraber yaşarlarken taraflar arasında meydana gelen fiziksel şiddet olayı sebebiyle davacının talebi üzerine dava yenilenerek yargılamaya devam edildiği- Boşanma hükmünün ferileri olan maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu olması gerekmekte olup; davacının, dava tarihinden sonra davalıyla beraber yaşayarak davalıdan kaynaklı kusurları affetmiş olduğu, ancak; her davanın seyri açıldığı tarihteki hukuki ve fiili duruma göre devam edeceği için af olgusu, sadece taraflar arasında yaşanılan son olaydan önceki vakıalarda sonuçlarını doğuracak olup, tarafların dava tarihinden sonra gerçekleşen olaylara dayanarak başka bir boşanma davası açabileceği- 
Davalının tebligat için bilinen en son adreslerinin araştırması ve dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün davalıya tebliğe çıkartılmasının mahkemenin görevi olduğu, bu konularda davacı tarafa süre ve kesin süre verilemeyeceği- Muhatabın yurt dışında bulunması nedeniyle tebligatın iade edilmesi üzerine, davalının yurt dışı adresinin bildirilmesi için davacıya bir hafta kesin süre verilerek, bu süre içinde davalının adresi bildirilmezse davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ihtar edilmiş ve davacı tarafça davalının yurt dışı adresinin bildirilmemiş olması nedeniyle "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmişse de, dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün davalıya tebliğe çıkartılması mahkemenin görevi olduğundan, bu konularda davacı tarafa süre ve kesin süre verilemeyeceği-
Şartları bulunmadığı halde dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmesi gerektiği- Şayet açılan davada asgari bir miktar gösterilmişse ve bunun alacağın bir bölümü olduğu anlaşılmakla birlikte, belirsiz alacak davası mı yoksa belirli alacak olmakla birlikte kısmi dava mı olduğu anlaşılamıyorsa, talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa, aynı davacıya bir haftalık kesin süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesinin isteneceği-