Belirsiz alacak davası şeklinde ileri sürülen alacak isteminde, talep tarihi itibariyle tüketici hakem heyetlerinin zorunlu görev sınırı dâhilinde bir dava değeri gösterilmiş olması halinde, öncelikle tüketici hakem heyetine başvuruda bulunulması gerektiği- "Tüketici hakem heyetleri" ile "tüketici mahkemeleri" arasında görev ilişkisinin varlığından bahsedilemeyeceğinden, davanın görevsizlik nedeniyle değil, tüketici hakem heyetine zorunlu başvurunun sağlanmasına ilişkin "dava şartı yokluğundan reddine" karar verilmesi gerektiği- "HMK. 107 uyarınca açılmış bir davada mahkemenin görevli olup olmadığının dava dilekçesinde gösterilen miktara göre değil, yapılacak tahkikat sonucunda mahkemenin tespit edeceği değere göre belirlemesi gerektiği, bu sebeple doğrudan davanın usul yönünden reddedilmesinin hatalı olduğu, alacak miktarının yapılacak yargılama neticesinde tespit olunan değerin tüketici hakem heyetlerinin görev sınırında olduğunun anlaşılması hâlinde "dava şartı noksanlığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği" şeklîndeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Belirsiz alacak davası şeklinde ileri sürülen alacak isteminde, talep tarihi itibariyle tüketici hakem heyetlerinin zorunlu görev sınırı dâhilinde bir dava değeri gösterilmiş olduğundan, öncelikle tüketici hakem heyetine başvuruda bulunulması gerektiği-
Cevap dilekçesi vermeyen davalı "aynı zamanda dava konusu emtianın bedelini de inkâr ettiğinden" sadece kusur tespiti yönünden alınan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalının mandalinanın fiyatını da inkâr etmiş sayılacağı gözetilerek bu hususta da dosya kapsamında yer alan deliller değerlendirilerek inceleme ve araştırma yapılması gerektiği- Davalı vekili bilirkişi raporuna itirazında kusur oranına itiraz etmeyerek sadece "emtianın bozuk olduğunu" ileri sürdüğünden, davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürülen bu vakıanın, savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve üzerinde durulmasının mümkün olmadığı-
Abonelik sözleşmesinde kayıp kaçak bedeline ilişkin maddelerin haksız şart olduğunun tespiti ile iptali, haksız tahsil edilen bedelin iadesi istemiyle açılan davada verilecek hükmün bir faturaya mahsus olmayacağı gibi ileriye dönük art etkisi doğuracağından ve kayıp-kaçak vs. bedellerinin alınması sebebiyle dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşınmış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren toplu bir uyuşmazlığın bulunması nedeniyle, davanın "belirsiz alacak" davası değil, muarazanın men’i (çekişmenin giderilmesi) niteliğinde olduğu ve bu durumda, davanın müddeabihinin tüketici hakem heyetinin sınırı dâhilinde kaldığından bahsedilemeyeceği ve davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davacı arsa sahibi de birleşen davada bozma öncesi ve bozma sonrası alınan iki bilirkişi raporu arasındaki fark bedelinin tahsilini talep etmiş ise de; asıl davada eksik ve ayıplı işler giderim bedeli tespit raporuyla belirlenen .................. TL ile sınırlandırıldığından, birleşen davada aynı eksik ve ayıplı işler için aradaki fark bedelin tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, ön inceleme aşamasında, ilk derece mahkemesince gerekçeli kararda ve Bölge Adliye Mahkemesince farklı olarak nitelendirildiği, davacının temyiz dilekçesinde ehliyetsizlik iddiasının araştırılmadığını belirttiği, davacı tarafından dava dilekçesinde, çekişme konusu taşınmazların tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescili ve maddi zararın tazmini isteği dışında hangi hukuki sebebe dayanıldığının açıkça anlaşılmadığı, ayrıca davalı mirasçılar ...... ve ........ dışındaki diğer davalılar adına tapu kaydı bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece davacıya dayandığı hukuki sebebin açıklattırılması, davada dayanılan hukuki neden veya nedenlere göre iddiaların önem sırasıyla incelenmesi, mirasçılar arasında açılan pay oranında iptal-tescil istekli davanın dinlenme olanağı bulunduğu da gözetilerek, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, on yıllık zamanaşımı süresinin (TBK. 146) uygulanacağı ve bu sürenin, sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlayacağı- Satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye (vaat alacaklısına) teslim edilmişse on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı- Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince davaya konu taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredildiği, davacının dava tarihine kadar zilyetliğini çekişmesiz olarak sürdürdüğü anlaşıldığından, zilyetlik devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlediğinden söz edilmeyeceği ve bu durumda, davanın zamanaşımı süresi geçtiğinden bahisle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Yerel mahkemece verilen gerekçeli karar ile Özel Daire karar başlığında gösterilen davacıların farklı kişi olduğu ve Özel Daire kararında davacı olarak görünen kişi hakkında da bir karar verilmediği gözetildiğinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı ve direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmünün bulunmadığı somut olayda mahkemece yapılacak işin; sunulan dilekçenin veriliş amacı, tarafların konumu, değerlendirilip sonucuna göre denetime elverişli bir biçimde açık ve kararın infazında tereddüde mahal vermeyecek şekilde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli kararın oluşturulması gerektiği-
HMK'da ilk derece yargılamasında, "yazılı yargılama usulü", beş aşamadan oluşacak şekilde düzenlenmiş olup kanunda belirtilen sebepler dışında, öngörülen yargılama kesitlerine uyulmadan karar verilemeyeceği- İptal ve tescil davalarının taşınmazın kayıt malikine karşı açılması zorunlu olup "muvazaa" iddiasının incelenebilmesi için, davalı ile dava dışı kişi arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunlu olduğundan bu kişinin de davalı sıfatıyla davada yer alması gerektiği-
Çekişmeli taşınmazın ... adına kayıtlı olduğu, HMK'nin 119/1-b fıkrasında göre dava dilekçesinde davalının ad soyad ve adresinin yazılmasının gerektiği belirtilmiş ise dava dilekçesinde davalılar için belirtilen bilgilerin yeterli olduğu, davacılar vekili, bu husustaki eksikliğinin giderilmesi için ............... tarihinde...’nın veraset ilamını almak için ... Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine dava açtığının anlaşıldığı, ayrıca eldeki davanın sonuçlanmasının veraset ilamı talebi hakkında karar verilmesine engel olmayacağı dikkate alınarak HMK’nin 119/2. maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı-