Dava konusu taşınmazın kullanım süresi ve niteliğini belirlemek için hava fotoğraflarından yararlanılmasının gerekeceği, hava fotoğraflarının en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği, bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için; kadastro tespit tarihinden 20-30 yıl öncesine ait (1979-1989 arası) en az iki farklı tarihli hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı'ndan; fotoplan, fotometrik ve fotoğrametrik paftalar ile dava konusu yerin bileşik paftası İl Kadastro Müdürlüğü'nden getirtilerek dosyaya eklenmesinin gerekeceği-
Davacı tarafın dava konusu taşınmazı 30 senedir ekip biçmediğini beyan ettiği ve yapılan keşif sonrası düzenlenen ziraatçi bilirkişi raporunda da söz konusu taşınmaz üzerinde tarım yapılmadığının belirlendiği görülmekle dava konusu taşınmazı davacının iradi olarak terk ettiğinin anlaşıldığı, hal böyle olunca, davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluşmadığının kabulünün gerekeceği-
Dava konusu parselin ifraz edilmeksizin davacı tarafa tercih hakkı da sorularak dava konusu taşınmaz üzerinde taraflar paydaş kılınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken parselin ifrazı üzerine tapu iptali ve tescile karar verilmesinin doğru olmadığı-
20 yıllık zilyetlik süresi dolduktan ve taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı kazanıldıktan sonra, kadastroya kadar taşınmazın kullanılmamış olmasının, mülkiyet hakkının kazanılmış olmasına engel teşkil etmemesi gerekeceği-
Yürürlüğünün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihinden önce açılmış bulunan davalar bakımından maliki 20 yıl önce ölmüş ve o tarihten dava tarihine veya kayıt maliki adına bulunan tapu kaydının intikal gördüğü tarihe kadar diğer kazanma koşulları yanında 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür davalar bakımından kazanılmış (müktesep) hakkın kabulünün gerekeceği-
Taşınmazın tespit harici bırakıldığı niteliği ile Devlet’in hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, böyle bir yerin koşulları mevcut olduğu takdirde, zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılmasının mümkün olduğu-
Mirasçıların,gaip adına kayıtlı taşınmazların elbirliği mülkiyeti olarak adlarına tesciline karar verilmesinin istendiği davada, gaip adına kayıtlı olan taşınmazların mirasçı davacılara teslimi ancak, taşınmazların miraçsılar adına tescili ile mümkün olacağından, açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Kabulüne karar verilen taşınmaz satış, bağış, paylaşım ya da miras payının devri yoluyla davacıya kalmamış ve terekeye dahil ise bu taktirde davacının üçüncü kişilere karşı tek başına dava açamayacağı ilkesi gözetilerek davanın reddine karar verilmesinin düşünülmesinin gerekeceği, dava koşulunun kamu düzeniyle ilgili olup mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulmasının gerekeceği-
Davacı, dava dilekçesinde TMK.'nun 713/2. maddesinde yer alan ölüm sebebine de dayandığına göre öncelikle kayıt maliklerinin hasımlı (hasım Hazine olmak üzere) veraset belgelerinin alınması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, sağ mirasçıları varsa davanın bu mirasçılara karşı yöneltilmesi, taraf teşkilinin bu suretle sağlanması, bu yolla da taraf teşkili sağlanamadığı takdirde ilanen tebliğ yolunun düşünülmesi, mirasçıları yoksa TMK'nun 501. maddesi gereğince son mirasçının Hazine olduğu gözetilerek davaya devam edilmesi, böylece taraf teşkilinin sağlanması, kayıt malikleri veya mirasçılarının davada kayyım vasıtası ile temsil edilemeyeceğinin gözetilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek TMK'nun 713/2. maddesindeki olumlu olumsuz koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-
Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmininin gerekeceği, ancak, genel kural bu olmakla birlikte davada davacı vekili, ödediği paranın yasal faizi ile birlikte tahsilini istediğinden talebi ile bağlı kalınmak gerekeceğinin gözden uzak tutulmamasının gerekeceği-