Taşınmaz mülkiyetinin kazandırıcı zamanaşımı ile iktisabı için, o taşınmaz üzerinde nizasız, fasılasız ve iktisadi amaca uygun olarak malik sıfatıyla zilyetliğin sürdürülebilmesi ve 20 yıllık edinim süresinin dolması gerektiği- Bu tür anlaşmazlıklarda taşınmazın niteliği üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve sürenin takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık anlatımları yanında hava fotoğrafları ve topografik haritalardan faydalanmak suretiyle belirlenmesinin isabetli olacağı-
Aynı parsel hakkındaki davalarda verilecek "hükümlerin birbirini etkileyebilecek olması ve aynı taşınmaz hakkında mükerrer kayıt oluşmaması" bakımından aynı mahkemenin farklı dava dosyasında da davalı olan taşınmaz ile ilgili davaların birlikte görülmesi gerekip gerekmediğinin tartışılıp değerlendirilmesi gerektiği-
07.12.2011 tarihli ve 13.09.2013 tarihli bilirkişi raporlarında projeye aykırı olarak bodrum kattan bahçeye ulaşım için bina çevresi betonarme perdede 3 metre genişliğinde kırım gerçekleştirerek bu kısmın önüne 1 metre genişliğinde sahanlık ve toplam 9 adet basamaktan oluşan merdiven tesis edildiği, sahanlık ve merdivenin mermer ile kaplandığı, bodrum kattan salona geçiş istikametinde sol tarafta yer alan odanın 170 cm metre miktarında küçüldüğü, zemin katta mutfak bölümün 180x313 ebatında büyütüldüğü tespit edildiğinden, projeye aykırı olarak yapıldığı tespit edilen yapıların bedellerinin tazminat hesabında dikkate alınmaması gerektiği-
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarını askı ilan tutanakları orman idaresinden getirtildikten sonra mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı "Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin "Teknik İşler" başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın (X) ve (Y) değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre aleyhte olan ilk kararı davalı kişiler temyiz etmediklerinden davacı Orman Yönetimi yararına oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında paydaş olan Sait oğlu Şevki, S. kızı Zinnet, A. kızı E.'nin kim olduklarının bilinmediğini, TMK. mad. 713/2 koşulların vekil edeni lehine oluştuğu beyanıyla hisselerin iptali ile vekil edeni adına tapuya tescilinin talep edildiği davada, kayıt malikleri Sait oğlu Şevki, S. kızı Zinnet ve A. kızı E.'nin bilinen kişiler olduğu gerekçesi ile davanın reddi yönünde verilen kararın isabetli olduğu-
Mera sınırlandırmasının iptali ve tescil isteğine ilişkin açılan davada, 6360 sayılı Yasa'nın Geçici 1/13. maddesi uyarınca K.pınar Belediyesine ve TMK'nın 713/3. maddesi gereği de ilgili kamu tüzel kişiliği olması nedeni ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığına husumet yöneltilip dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların sunmaları halinde iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın, tapuda Ohanis Karaoğlan kızı Maryam adına kayıtlı olduğu, ... Mahkemesi kararı ile Belen Mal Müdürlüğü'nün kayyum olarak atandığı, davacının söz konusu taşınmazdaki tapu kaydının iptalini ve zilyetlik nedeniyle adına tesciline karar verilmesini istediği, mahkemece tapu malikinin bilinmeyen kişilerden olmadığı bu sebeple kazandırıcı zamanaşımı ile kazanılamayacağı tartışıldıktan sonra kayıt malikinin geriye mirasçı bırakmadan öldüğünün kabul edildiği ve yapılan araştırmada tapu malikinin geriye hiç bir mirasçı bırakmadığı belirlendiğinden TMK. mad. 501'e göre dava konusu taşınmazın Mayram Ohanis Karaoğlan kızı adına olan tapu kaydının iptali ile son mirasçı sıfatı ile Hazine adına kayıt ve tesciline karar verildiği- Hazine tarafından açılan yöntemine uygun bir dava ve istek olmadığı gibi Hazine tarafından dosyasına sunulmuş mirasçılık belgesi olmadığından, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescile karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerektiği-
Kazandırıcı zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14.maddesi gereğince tescil isteğine ilişkin açılan davada, dava konusu taşınmazın davacının miras bırakanı V.K.'tan geldiğinin ileri sürüldüğü, ne var ki, Yerel Mahkemece bu iddia üzerinde durulmadığı- Davacının miras bırakanı V.K.’a ait veraset ilamının dosyaya ibrazı sağlanarak; davacı ve aynı dava dilekçesi ile dava açmış olup, davaları ayrılan diğer çocukları dışında mirasçısı bulunup bulunmadığının araştırılması, eğer başkaca mirasçısı varsa, taşınmazların bütün halinde miras bırakanları V.K.’tan geldiği ileri sürüldüğüne göre taksim yapılıp yapılmadığı, tüm mirasçılara geçerli bir taksim sonucunda taşınmaz isabet edip etmediği, geçerli bir taksim yapılmamışsa davacının dava konusu taşınmaz için tek başına dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Tapu iptali ve tescil davalarında dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüşse mirasçılarına karşı açılacağı- Dava konusu taşınmazın tapuda davalıların murisi A.C. adına kayıtlı olduğu, kayıt malikinin 1951 yılında öldüğü, tapu kaydının intikal görmediği dosyada bulunan veraset belgesinden anlaşıldığına göre, kayıt malikinin mirasçılarından H.M. ile F.C.'e husumet yöneltilmediği, dolayısıyla taraf teşkilinin sağlanmadığı- Tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesinin mümkün olmadığı ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesinin mümkün olabileceği- Kanunun açıkça izin verdiği hallerden birinin de TMK'nın 713. maddesindeki düzenleme olduğu- Davanın açıldığı tarih ile taşınmazın tescil tarihi ve kayıt malikinin ölüm tarihi arasında 20 yılı aşkın bir süre geçtiği ancak mahkemece, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı gerekçe gösterilerek hatalı değerlendirmeyle davanın reddine karar verildiğinden davacılar lehine olağanüstü zamanaşımıyla kazanma koşulların oluşup oluşmadığı hususunda bir araştırma yapılmadığı-
Dava konusu 2009 parsel sayılı taşınmazın, "M. oğlu ölü H.K. mirasçıları" adına tapulama sebebiyle 18.11.1963 tarihinde tapuya tescil edildiği, tapu kaydında 05.03.2014 tarihinde mirasçılara intikal işlemi yapıldığı- Tapu malikinin H.K. değil 18.11.1963 tarihinde H.K.'ın sağ olan mirasçıları olduğu- Davacı lehine kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı bu mirasçıların ölüm tarihlerine göre belirlenmesi gerektiği- Dava konusu 2009 parsel sayılı taşınmazın tapuya tescil tarihi olan 18.11.1963 günü itibariyle sağ olan mirasçılarından H.B.'nın halen sağ olduğu, mirasçılarından S.K.'ın ise dava tarihinden sonra 06.08.2015 tarihinde öldüğü, TMK'nun 713/1-2. fıkralarında yer alan kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleşmediği anlaşıldığından, davanın açıklanan bu sebeple reddine karar verilmesi gerektiği-