Pay maliklerinin ölüm tarihlerinden itibaren, 18.09.2013 olan dava tarihine kadar, davacılar lehine "20 yıllık zilyetlik ve kazanma süresi" dolmadığından, bu kişiler adına kayıtlı paylar yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İntikal tarihine kadar kanunda öngörülen 20 yıllık zilyetlik süresi dolmuş olan paylar yönünden, taraflar akraba olup kök miras bırakanları ortak ise de; dava konusu taşınmaz kök miras bırakandan kalmadığı gibi davacılar paylı mülkiyet sahiplerinin de mirasçıları olmadığından, mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımının işlemeyeceği ilkesinin somut olayda uygulanması söz konusu olmadığı, bu paylara ilişkin davanın bu gerekçeyle reddi gerektiği- Mahkemece, dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıkların HMK. mad. 259 ve 290/2 gereğince dinlenmelerinin sağlanması, davacıların zilyetliğinin hangi tarihte başladığının ve ne şekilde devam ettiğinin, kesintiye uğrayıp uğramadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde davacıların zilyetlik süresinin belirlenmesi, taşınmazın davacılardan önce ne şekilde ve kimler tarafından kullanıldığının tespit edilmesi, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK. mad. 261 gereğince aykırılığın giderilmesi, bu şekilde kanunda öngörülen ve yukarıda gerçekleştiği açıklanan 20 yıllık zilyetlik süresinin bütünüyle davacılara mal edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi ve gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
26.05.1954 T. 7/17 s. İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, elbirliği mülkiyetinde, mirasçılar arasında kazanmayı sağlayan zilyetlik işleyemeceğinden olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ile hak iktisap etmenin mümkün olmadığı- Taksim olmadığı takdirde bir mirasçının zilyetliğinin diğer mirasçılar adına sürdürülmüş sayılacağı- Dava konusu taşınmazları haricen satın alan 1975 yılında kayıt malikinin mirasçısı haline gelmiş, satış tarihi olan 1964 yılı ile satın alanın mirasçı haline geldiği 1975 yılına kadar 20 yıllık kazandırıcı sürenin dolmamış olduğu, davacıların ve 1996 yılında ölen yakın miras bırakanlarının zilyetliklerinin mirasçılık sıfatlarından bağımsız olarak salt harici satışa dayalı olduğu hususunun da ispatlanamamış olduğu, bu nedenle sürdürülen zilyetliğin mirasçılık sıfatına dayalı olduğunun ve mülkiyeti kazandıramayacağının kabulü gerektiği-
Tapu iptali ve tescil davasının, Tapu Müdürlüğü yönünden husumetten reddine karar verildiğine göre, kendilerini davada vekille temsil ettiren dahili davalı bakamından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince vekalet ücreti yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oybirliği aranmakta yani tüm mirasçıların katılımıyla tasarrufi işlemlerin yapılabildiği-
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmadığı, genel arazi kadastrosu işlemi yapıldığı ve 04.04.1969 tarihinde kesinleştiği dava konusu taşınmazın bulunduğu yer taşlık olması sebebiyle tespit harici bırakıldığı- İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
TMK'nun 713. maddesinde yazılı her üç nedenin ispat koşulları nedeniyle ayrı davaların konusu olduğu, bu nedenle öncelikle, mahkemece davacılar vekiline önel verilerek davasını TMK'nun 713/2 maddesinde bulunan hukuki sebeplerden hangisine dayandırdığının açıklattırılması ve dayanılan dava sebebine göre taraf teşkilinin sağlanabilmesi için kayıt maliklerine ait veraset belgelerinin temin edilmesi, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının tüm geldi ve gittilerinin Yerel Tapu Müdürlüğü’nden, orada bulunmaması halinde ...’ndan getirtilerek dosya arasına konulması, taraf delillerinin toplanması, bundan sonra oluşacak duruma göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Tescil davasının Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişiliklerine karşı açılması, başka bir ifade ile Hazinenin ve ilgili kamu tüzel kişiliklerinin davada taraf olmasının zorunlu olduğu- Taraf teşkilinin dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemeyeceği- Dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde Hazine'ye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp gereken araştırma ve inceleme, ilan ve değerlendirme yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kadastro tespitine itiraz niteliğindeki davada, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması ve kesinleşmiş tahdit içinde kalan bölüm yönünden davanın kabulü ile orman olarak tesciline karar verilmesi, çekişmeli taşınmazın tahdit hattı dışında kalan bölümler yönünden ise bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerektiği-
TMK'nun 713/2. maddesi uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davalarında, taraf teşkilinin yargılama sırasında yerine getirilmesi de mümkün olduğu- Davanın kayyıma karşı açılması maddi hataya dayandığından HMK 124. madde hükümleri ve TMK'nun 713/2.maddesine göre açılan davaların niteliği dikkate alınarak taraf teşkilinin usulüne uygun şekilde tamamlanması gerektiği-
20 yıllık zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı ile davacılar lehine tescil koşullarının gerçekleşmiş olması anından sonra, davalıların 2010 yılında taşınmazın mirasen intikalini sağlamış olmalarının bir hukuki sonuç doğurmayacağı ve bu işlemin zilyetliği nizalı hale getirmeyeceği-