4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinin her bendin ispat koşulları nedeniyle ayrı ayrı davaların konusu olduğu-
Davacının kadastrodan sonra yörede yapılan toplulaştırma çalışmaları neticesinde Hazine adına tapuya tescil edilen nizalı taşınmazın, Hazine adına tapusunun oluştuğu tarihe kadar 50 yılı aşkın süreyle eklemeli olarak zilyetliğinde bulunduğunu ve bu tarihe kadar lehine zilyetlikle edimin şartlarının oluştuğu iddiasıyla dava açtığının anlaşılması karşısında, mahkemece davanın, çekişmeli taşınmazın Hazine tapusunun oluştuğu tarihten önceki sebebe dayanan tapu iptali ve tescil davası olduğu gözetilerek, Hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacı lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı yöntemince araştırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
TMK'nun 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan, “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına-
Özel sicil kaydının iptali ile tapu kaydına tescil davasında, çekişmeli taşınmazda ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunmadığı ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacılar yararına oluşmadığı belirlendiğinden davanın reddinin isabetli olduğu-
İptal ve tescile konu taşınmazın Tapu Müdürlüğü'nce yerel Mahkemeye gönderilen tapu kaydındaki tescil tarihi ile ......... Kadastro Mahkemesi'nin 18.08.2006 gün, ........ Esas .......... Karar sayılı kesinleşen kararı arasında çelişki bulunduğu, davacı tarafın 01.10.1996 tarihli "muvafakatname" başlıklı noter senedi ile yapıldığı ileri sürülen haricen satım sebebiyle tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu da gözönünde bulundurularak belirtilen çelişkinin giderilmesinden sonra iddia ve savunma çerçevesinde, toplanmış ve toplanacak tüm deliller gözönünde bulundurularak bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazların evveli tapusuz olup , belgesizden tespit ve tescil edildiği, dayanak satış tespit sonrası tescil öncesi bir tarihe karşılık geldiğinden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı, tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazların TMK'nun 762. maddesi hükmüne göre menkul mal niteliğinde olduğu, aynı Kanunu'nun 763. maddesi uyarınca bu gibi malların mülkiyetinin devri zilyetliğin karşı tarafa teslimi ile gerçekleşeceğinden, satış ve devirlerin her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu- Mahkemece, taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlıklarda nizalı taşınmazın bulunduğu yerde yöntemine uygun olarak keşif yapılması, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının 6100 sayılı HMK'nun 243 ve 244 madde (HUMK'nun 258 ve 259. maddeleri) hükmü uyarınca keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiye ile çağrılmak suretiyle mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri, zilyetliğin başlangıcı, süresi, malik sıfatı ile olup olmadığı konularında yerel bilirkişi ve tanıklara sorular yöneltilerek açıklığa kavuşturulması, davacı O.D.'in dava konusu taşınmazları 1985 tarihinden dava tarihine kadar aralıksız, çekişmesiz malik sıfatı ile kullandığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, iddia ve savunma çerçevesinde toplanan ve toplanacak taraf delilleri tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-
Davacıya 713/2. maddesinde yazılı olan ölüm veya gaiplik ya da kim olduğu bilinmeyen hukuki sebeplerinden hangisine dayandığının sorulması, kesin olarak belirlenen hukuki sebebe göre taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bahsi geçen madde yanlış yorumlanarak, üç hukuki sebebin ayrıntılarına değinilmeden hukuki sebebi belirlenmeyen davanın koşulları oluştuğu görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece; davanın, öncelikle tapu maliklerine, tapu malikleri ölü iseler Hazine hasım gösterilmek suretiyle açılacak mirasçıların tespiti davası ile belirlenecek mirasçılarına yöneltilmesi açısından davacıya süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, malikler hiç mirasçı bırakmadan ölmüş iseler miras TMK’nun 501. maddesi uyarınca Hazine’ye kalacağından şimdiki gibi Hazine aleyhine açılan davanın devamı ile uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davacı adına hükmen tesciline karar verilen 541 ve 542 parsel sayılı taşınmazların tesciline esas dava dosyaları ile ....... Kadastro Mahkemesi'nin ....... Esas, ........ Karar sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilen ...... Kadastro Mahkemesi'nin ...... Esas sayılı dosyalarının bulundukları yerden getirtilerek dosya arasına alınması, davacının tespitini istediği taşınmazda, tespit tarihi olan 1977 tarihinden ve baraj suları altında kalmadan evvel zilyetliğinin bulunup bulunmadığının, taşınmazın sınırlarının ve üzerinde hangi tarihte zilyetlik yoluyla tasarrufta bulunulmaya başlandığının belirlenmeye çalışılması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi hükmüne göre; davacı adına belgesizden tescil edilen taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğün'den, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü'nden sorulması, belgesizden alınan taşınmazlara ait kadastro tutanak ve ekleriyle tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğün'den, tescil davalarına ilişkin dosyaların ise bulundukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlaması yönünden göz önünde tutulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesi ve yargılama oturumlarındaki maddi olgulara göre, dava 3402 sayılı Kanunun 13/B-b maddesine dayalı ve TMK'nun 713/2 maddesine dayalı tapu iptal ve tescil davası olup, TMK 713/2. maddesinde yazılı bulunan ölüm nedeniyle ile ayrıca kadastrodan önceki satın alma olgusuyla ile ilgili 3402 sayılı Kanunun 13/B/b maddesindeki koşullar araştırılıp dosya içerisindeki mevcut delillerle birlikte bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tapu kayıtlarında ve kadastro tutanağında kayıt malikinin ölü olmayıp, mirasçıları olduğu açıkça yazılı olup nüfus kayıt örneklerine göre mirasçılar hayatta bulunduğundan taşınmazın bu şekilde ölüm nedenine dayalı olarak zilyetlikle kazanılması mümkün olmadığından davanın reddi gerektiği-