Zamanaşımı ile kazanımı engelleyen yasa değişikliğinden önce kadastro tespiti yapılmamış veya tescil davası açılmamış olsa bile, yasa değişikliğinden sonra, tespitte davalı adına yazılmasına veya açılacak bir tescil davasında zilyet adına tescile karar verilmesinde bir engel bulunmadığı-
Yerel bilirkişi ve tanıklar yeniden dinlenilerek, taşınmazın öncesinin ne ve kime ait olduğu­nun, kimler tarafından zilyet ve tasarruf edildiğinin, üstün kullanma hakkının kimde bulunduğunu, kendilerinden sorulup belirlenmesine çalışılması, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı Kanunun 265. maddesi hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, ondan sonra uzman ziraatçı bilirkişiden tescile konu ta­şınmazın dava tarihinden geriye doğru ne şekilde tasarruf edildiği ve ne nitelikte bulunduğunun sorulup belirlenmesine çalışılması, bu şe­kilde iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekeceği-
TMK'nın 713/1 ve 2. fıkralarına dayanılarak açılan tescil davasının süre yönünden reddedilmesi halinde aynı yer hakkında açılacak ikinci davanın olumlu sonuçlanabilmesi için, ilk kararın kesinleşmesinden itibaren taşınmaz üzerindeki zilyetliğin aralıksız, davasız ve malik sıfatıyla yeniden 20 yıl sür­mesi gerekeceği-
Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinin 1. ve 2. fıkraları gereğince açılan tescil davasının süre yönünden redde­dilmesi halinde; aynı yerle ilgili olarak açılan ikinci davanın olumlu sonuçlanabilmesi için, ilk kararın kesinleşmesinden iti­baren taşınmaz üzerindeki zilyetliğin davasız ve aralıksız 20 yıl sürmesinin gerekeceği-
Birbirinden bağımsız her dava ve istek hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının zorunlu olduğu-
Tapusuz taşınmazın zilyetliğe dayalı tescili davası kamusal nitelikli bir dava olup hazine ve köy tüzel kişiliği yasal hasım olduğundan sonradan davaya dahil edilmelerinin usule aykırı olmayacağı-