Dava konusu elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmazda davacıların da mirasçı olmaları sebebiyle miras paylarının bulunduğu anlaşıldığından, mirasçılık belgesinde belirtilen payları oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş bulunmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli bulunmamaktadır. Tarafların müşterek murisinin terekesinin taksim edilip edilmediği, murisin taşınmazları davalı tarafa satıp satmadığı araştırılmamıştır. Şayet satış ya da taksim yok ise davacının miras payı oranında tapu kaydının iptali gerekirken, davacının dava dilekçesinde belirttiği paylar esas alınarak iptal ve tescile karar verilmesi de hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazların zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyecekleri-
Dava konusu taşınmazın önceki niteliği, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden ise kim tarafından ne zaman imar ihyasına başlandığının, imar ihyanın bittiği tarihten itibaren tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ile bu zilyetliğin dava tarihine kadar kim tarafından sürdürüldüğünün, taşınmazın davacıya babasından satış, bağış suretiyle ya da babasının ölümünden sonra mirasçıları arasında yapılan miras taksimi ya da miras payının devri suretiyle geçip geçmediğinin yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmasının gerekeceği-
Mahkemece, davacının murisi olan babası B. Verimli'ye ait veraset ilamının dosyaya sunulması için davacılara süre ve yetki verilmesinin, sunulacak veraset ilamına göre mirasçıların açılmış bu davaya karşı olurlarının alınmasının ya da davacılar yanında yer almalarının sağlanmasının veya terekeye temsilci atanmasının ve böylece taraf teşkilinin sağlanmasının ve davacı F.'nin babasından gelen terekenin taksim edilip edilmediği, taksim edilmişse dava konusu yerin kime düştüğünün araştırılmasının gerekeceği-
A harfli yerin B ve C’nin ortasında kaldığının ve taşınmazı üçe böldüğünün teknik bilirkişi rapor ve krokisiyle sabit olduğu, bu tür durumlarda kural olarak, koşullarının varlığı halinde A harfli yer bakımından tapu kaydının iptali ile davacı adına aynı ada son parsel numarasıyla tapuya kayıt ve tesciline, B ve C’den birinin aynı ada aynı parsel numarasıyla davalı Hazine üzerinde bırakılmasına, açıkta kalan parça için ise, aynı ada son parsel numarasıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verileceği, birbirinden bağımsız olan iki parçanın aynı ada aynı parselle kayıt maliki adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği taktirde düzgün ve sağlıklı sicilin oluşmasının sağlanamayacağı, sicil oluşturmanın kamu düzeniyle ilgili olup mahkemece kendiliğinden gözetileceği-
Zilyetlik maddi olaylardan olup 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkün bulunduğu halde, bu kadar büyüklükteki yerin sadece bir yerel bilirkişi ve dinlenen iki tanığın yetersiz beyanlarına dayanılarak kabulü yönünde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
19.01.2007 tarih 2005/1 Esas, 2007/1 Karar sayılı YİBK uyarınca, daha önce aynı yer hakkında davacı tarafından açılan tescil istekli dava bulunduğu takdirde, TMK'nın 713/1 ve Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddelerinde aranılan 20 yıllık sürenin, ilk davanın kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı-