Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.’nun 713/1,999, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, kimi parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmişse de; dava koşulu üzerinde durulmadığı gibi, yapılan araştırma ve incelemede hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Eksik araştırma ve soruşturmaya dayanan hükmün, hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Fiili hâkimiyetin geçici nitelikli sebeplerle kullanılmamasının veya kullanma olanağının ortadan kalkmasının zilyetliği sona erdirmeyeceği, buna göre, uyuşmazlık konusu taşınmazın 13 yıl süre ile kullanılmamasının, taşınmazı bilerek ve isteyerek (terk kastı ile) terk ettikleri anlamına gelmeyeceği, kaldı ki, 13 yıllık süre de iradi terk için oldukça kısa bir süre olup, buna dayanılarak davanın reddinin yerinde görülmediği-
Kural olarak; TMK.nun 713/1. maddesine dayalı tescil davasında Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisinin yasal hasım olmasının zorunlu olduğu, ne var ki, eldeki davada Hazine’ye dahili dava yoluyla husumet yöneltilmiş ise de, taşınmazın köy sınırları içerisinde kalması halinde Köy Tüzel Kişiliğine veya Belediye sınırları içerisinde ise Belediye Başkanlığına husumet yöneltilmemesinin eksiklik olduğu, bu hususun davacı tarafından belirtilmesi gerekli olduğu gibi, mahkeme hakimince de TMK.nun 713/3. maddesi uyarınca re’sen gözetilmesinin zorunlu olduğu-
Davacılar, miras bırakanlarının uyuşmazlık konusu taşınmazda, davalı murisinin payını adi yazılı senetler ile satın aldığını ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Ne var ki, anılan adi yazılı senetlerin düzenlenme tarihleri itibari ile nizalı taşınmaz tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Tapulu taşınmazların satış ve devri resmi şekilde yapılmadıkça hüküm teşkil etmez, (TMK.’nun 706, BK. 213 ve Tapu Kanunu'nun 26.maddeleri). Davacıların dayandıkları adi yazılı senetlerin, iptal ve tescil isteği yönünden hukuki geçerlilikleri bulunmamaktadır. Eldeki davada kazandırıcı zilyetliğe de dayanılması karşısında, isteğin TMK.’nun 713/2. maddesi ( ...maliki 20 yıl önce ölmüş...) kapsamında değerlendirilmesi gerekmiştir. Kayıt malikinin öldüğü tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar ise 20 yıllık kazanma süresi dolmamıştır. Bu durumda, taşınmazda davalı murisinin maliki bulunduğu paya ilişkin olarak tapu hukuki kıymetini yitirmemiş, başka bir anlatımla nizalı pay bakımından davacılar yararına eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları oluşmamıştır. Bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesinin hükmün bu sebeple bozulmasına sebep olacağı-
Mahkemece komşu parsellere tapulama çalışmaları sırasında uygulanan tapu ve vergi kayıtları getirtilerek keşifte uygulaması yapılarak, nizalı taşınmaz yönünün ne ya da kim okuduğunun belirlenmesinin, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen kroki gönderilmek suretiyle taşınmazların tapulu olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulmasının gerekeceği-
Kısa ve gerekçeli karar arasında çelişki oluşması halinde bu çelişkinin giderilip yeni bir karar oluşturulması için hükmün bozulması gerekeceği-
Davacı tarafından dava konusu taşınmazın bir kısmının tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili talep edildiği halde mahkemece, davacı vekilinin kısmen iptal ve tescil talep ettiği yer açıklattırılıp, kroki üzerinde gösterilmeden taşınmazın tamamının tapusunun iptaline karar verilmiştir. Taleple bağlılık ilkesi aşılarak istekten fazlasına hükmedilmesi HMK. 26. maddesine aykırı düşer. Hâkim iddia ve savunmayla bağlı olup, ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremez. İddia ve savunma çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-