Paydaşın açtığı elatmanın önlenmesi davasının, mülkiyet hakkından kaynaklanan ayni hakkına değer verilmek suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin pay oranında değil, mutlak olarak, başka bir değişle taşınmazın tümü yönünden kabul edilmesinin zorunlu olduğu-
İİK. mad. 99 gereğince, alacaklı hacizli mallar üzerinde 3. kişinin bir hakkı olmadığını ve borçluya ait olduğunu ispatlamakla yükümlü olduğu- İİK . mad. 99 uyarınca açılan istihkak davasının dinlenebilmesi için alacaklının geçerli bir alacağa dayalı takip yapılmış olması gerektiği, davalı 3 .kişi, takip konusu alacağın gerçek olmadığını iddia etmekte olup takip dayanağı bono, nakden alınan para için borçlu şirketler tarafından düzenlenmiş olduğundan ve bu paranın ne sebeple verildiği hususu aydınlatılmamış olduğundan, alacaklının aynı zamanda ... şirketi'nin sahibi olmasına rağmen, senet şahsı adına düzenlenmiş ve nakten verilmiş olması ve bu miktar alacak için sadece fabrikadaki makineler haczedilmesi, ancak istihkak iddiası nedeniyle muhafaza altına alınamamış olduğu halde başkaca haczedilebilir mal araştırmasına gidilmemiş olması karşısında, öncelikle, takip konusu alacağın gerçek bir alacak olup olmadığı hususunun araştırılmasiı,bononun düzenlenme nedeni ve tacir olan borçlu şirket kayıtlarında olup olmadığı, borçlular ve alacaklı arasında bu borcun doğumunu gerektiren ticari ilişkinin bulunup bulunmadığının, gerekirse konusunda uzman bilirkişiler aracılığı ile alacaklı ve borçluların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak saptanması gerektiği- Alacağın gerçek olduğunun belirlenmesi durumunda, hacizli makinelerin MK'nun 684. maddesinde belirtilen bütünleyici parça niteliğinde olup olmadığının tesbiti gerektiği- Bütünleyici parçanın, bağlı bulunduğu taşınmazdan ayrı olarak haczedilmesi olanaksız olduğu-
Kaçak yapı niteliğindeki muhtesatların yasallaştırılması anlamını taşıyacağı için muhtesatı meydana getirenlerin açacakları alacak ve temliken tescil davalarının dinlenilmesine olanak bulunmamakta ise de, ortaklığın giderilmesi davasına bağlı olarak açılan muhtesat tespiti davalarında tespit hükmü, cebri icraya konu edilemeyen, bu nedenle infaz olanağı bulunmayan, ancak kesin hüküm etkisi nedeniyle ortaklığın giderilmesi davasında sonuç doğurabilen kararlardan olduğu; böyle bir dava sonucunda verilecek karar, kaçak yapıya yaşattık kazandıracak nitelikte bir karar olmadığı gibi, muhtesatın kim tarafından meydana getirildiğinin tespiti istemiyle açıldığı için bu tür tespit davalarında davaya konu muhtesatın kaçak yapı niteliğinde olup olmamasının da sonuca etkili olmadığı-
Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı- Bu nedenle yasa koyucunun imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğu duyduğunu- Öncelikle taraflara ait taşınmazların imar öncesinden itibaren tedavül kayıtlarının ve krokilerinin getirtilmesi, gerek kadastral kayıtlar, gerekse imar kayıtları mahalline keşfen uygulanarak mevcut müdahalenin imar uygulaması nedeniyle oluşup oluşmadığının ve yıkıma konu edilen muhdesatın yer aldığı taşınmazda davalıların imar öncesinde hukuken korunmaya değer bir haklarının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, müdahalenin imar uygulaması ile oluştuğunun ve davalıların imar öncesi bir haklarının bulunduğunun belirlenmesi halinde ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, mahkemenin eksik araştırma yaparak, davacının taşınmazına davalılar tarafından yapılan müdahalenin imar uygulaması ile meydana geldiğini ileri sürerek imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkin olarak açılan davanın kabulü yönünde verdiği kararın isabetsiz olduğu-
Ortaklığının giderilmesi davasında taşınmazın toplam değeri hesaplanırken tüm binalar ve ağaçlar katılmaksızın yalnızca davacıya ait binalar eklenerek eksik hesaplama yapılmış olup tapu kaydındaki bu şerhler gereğince taşınmaz ve muhtesat değerleri tespit edilerek oran dahilinde satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken muhdesat ile ilgili eksik inceleme ile yanlış oranlama yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
İİK’nun 83/c maddesinde MK’nun 862. maddesinin saklı tutulmuş olduğu; bu maddeye göre rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kıldığından, akit tablosunda yazılı olmasa bile, ipotekli taşınmazın eklentisi niteliğinde bulunan haczedilmiş taşınırlar da taşınmazdan ayrı olarak haczedilip satılamayacağından, ipotekli taşınmazlarda, ipotek akit tablosunda yazılı olsa da olmasa da, taşınmazın eklentisi niteliğinde olduğu, bilirkişi raporu ile saptanan taşınır malların, ipotekli taşınmazdan ayrı olarak haczedilip satılamayacağı-
Bir kimse kendisine ait veya yasanın himaye ettiği hakka dayanarak üçüncü kişiye ait taşınmaz üzerine yapı inşa etmiş ve imâr uygulaması sonucunda bu yer davacıya ait parsel içinde kalmış ise, o kimsenin kendi arzu ve iradesi dışında oluşan bu durumdan sorumlu sayılmayacağı-
Taşınmazın malikleri yerine tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti bulunmayan site yönetimine karşı açılan el atmanın önlenmesi davasının husumet yönünden reddedilmesinin gerekeceği- El atmanın önlenmesi yanında yıkım istekli davalarda el atanlar ile muhtesatın üzerinde bulunduğu zemin maliklerinin de davalı taraf olmaları gerektiği-
Hukuki yarardan söz edebilmek için; bir hakkın veya hukuki durumun mevcut ve yakın bir tehlike ile tehdit edilmiş olması, bu tehdidin zarar doğurabilecek nitelikte olmasının, tespit hükmünün tehlikeyi ortadan kaldıracak nitelikte olması ve halihazırda hukuki korunmaya ihtiyaç duyulması şartlarının birlikte bulunmasının gerekeceği-
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı-