Bir kimsenin, kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı-
Bir kimsenin kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı-
Taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın kadastro tutanağının ve tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilebilmesi için muhtesatın kadastro tespit gününden önce meydana getirilmiş olması aksi takdirde, kadastro tespit gününden sonra meydana getirilmiş muhtesatların tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine veya şerhine karar verilemeyeceği-
Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı-
Arzın mütemmim cüz'ü (bütünleyici parçası) olan muhtesatların, zeminin mülkiyetine tabi olmaları nedeniyle yıkım istekli davalarda, davanın binanın ana nüvesinin üzerinde bulunduğu taşınmazın tüm maliklerine yöneltilmesinin zorunlu olduğu-
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde ödenecek olan tazminatın tutarının malzeme malikinin iyiniyetli olup olmamasına göre değişeceği-
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekeceği, ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilip satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinin de bu oranlar esas alınarak dağıtılması gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz üzerindeki bir kısım muhdesatın davalılardan birine ait olduğu kabul edildiğine göre bilirkişi tarafından belirlenen arz ve muhtesatın toplam değerin ne kadarının arza ne kadarının muhtesata isabet ettiği konusunda oran kurulması için bilirkişilerden ek rapor alınarak satış sonucu elde edilecek bedelin belirlenen bu orana göre paylaştırılmasına karar verilmesi gerekirken, denetime elverişli olmayan ve bilirkişi raporuna dayanmayan bir orana göre paylaştırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ortaklığın giderilmesi davasında muhdesat konusunda uyuşmazlık bulunuyor ise, muhdesatla ilgili hak iddia eden paydaşlara görevli mahkemede dava açmak üzere süre verilerek, verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde, sonucunun beklenmesi ve aidiyetin hükmen tespiti halinde satış bedelinin oran kurularak dağıtılmasına karar verilmesi, dava açılmaz ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilerek sonuçlandırılması gerektiği-