Bir kimsenin kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı-
Muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi, yargılama sonunda hükmedilecek harç ve vekalet ücretinin, davalı payına isabet eden muhtesat değeri üzerinden hesaplanması gerekeceği-
Makinelerin fabrikanın TMK.nun 684 ve 686. maddelerinde açıklandığı gibi, mütemmmim cüz veya teferruat niteliğinde olup olmadıkları, gerektiğinde konusunda uzman bilirkişiden alınacak rapor ile belirlenmesi, mütemmim cüz veya teferruat niteliğinde bulunmayan mahcuzların haczedilebilecekleri düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Borçluya ait kasanın çilingir vasıtasıyla açılarak içinde bulunanların usulünce haczedilmesi, o sırada çilingir bulunmaması halinde ise gerekli muhafaza işlemi yapılarak, çilingir temin edildikten sonra bu yöndeki haciz talebinin reddi ile salt bilirkişi bulunmadığından bahisle bir kısım menkullerin haczi talebinin yerine getirilmemesinin de yasaya uygun olmadığı-
Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın mülkiyetinin ve buna bağlı olarak tasarruf hakkının, üzerinde bulunduğu arza bağlı olduğu-
Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı-
Davaya konu yapıların uygulama neticesinde park ve yolda kaldıkları gözardı edilerek tapu kütük sayfası kapatılan parsel hakkında karar verilmiş olmasının doğru olmayacığı gibi, yıkımı istenen muhtesatın kaim bedelinin mahkeme veznesine depo edilmesi, önel ve kesin önele rağmen yatırılmazsa davanın reddedilmesi, anılan bedel yatırıldığı takdirde el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne, çekişme konusu yapıların imar uygulaması ile park ve yolda kalmasının davalı dışında oluşan yasal bir uygulamaya dayandığından yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılması ve davacı taraf yararına Avukatlık Ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı olduğu üzere hapis hakkı tanınmak ve yargılama giderleri davalı tarafa yüklenerek davacı taraf lehine de Avukatlık ücretine hükmedilmiş olması, ayrıca yıkımı istenilen muhtesatın yanında arsa bedelinin de toplamı üzerinden belirleme yapılmasının isabetsiz olacağı-
Gerek bilirkişi raporu, gerekse yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde, davalıların kendi kadastral parsellerine yapmış oldukları binanın 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi ve 2981/3290 sayılı Yasanın 10/C maddesi uygulaması sonucunda taşkınlığın meydana gelmesi halinde taşkın bölümün kaim bedeli belirlenerek davalı tarafa ödenmek üzere Mahkeme veznesine depo ettirilmedikçe davanın kabul edilmesine olanak bulunmayacağı-
Yapıların bedelleri yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerince kullanma imkanı sağlandığı-
Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça niteliğinde yapı inşa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı, işte bu nedenle yasa koyucunun imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duyduğu-
MK mad. 684'te taşınmaz ipoteğinin taşınmazın bütünleyici paralarını, MK mad. 686'da ise eklentilerini kapsadığının hüküm altına alındığı, kural olarak eklentinin taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkün iken İİK mad. 83/c'de "Taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklenti taşınmazdan ayrı haczedilemez. Türk Medeni Kanunu'nun 862. maddesi hükmü saklıdır" hükmünün düzenlenmiş olduğu- Mahkemece hacze konu makinelerin ticari işletme konusu olan menkuller olup olmadığının tespiti için bilirkişiden denetime elverişli ayrıntılı ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak şikayetin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-