Alacaklı sıfatı ile borçlu ve onunla işlemde bulunan 3. kişi aleyhine açılan "borçlunun 3. kişiye yaptığı muvazaalı satış işleminin iptali" davasında, icra takibinin kesinleşmesi yeterli olmayıp aynı zamanda takip konusu alacağın da kesinleşmesi gerekeceğinden, borçlu tarafından alacaklıya karşı açılıp devam eden olumsuz tespit davasının sonucunun, iptal davası için "bekletici mesele" oluşturacağı–
Borçlu tarafından itiraz edilmeyerek takip kesinleşmiş olup davalı üçüncü kişinin muvazaa iddiasının ispatı için delilleri toplanıp göstereceği tanıklar dinlenmeden ve mahallinde keşif yapılarak, taşınmazın satış tarihindeki değeri saptanmadan, davalı 3. kişinin tapuda gösterilen bedel dışında satıcı borçluya ayrıca bedel ödeyip ödemediği sorulup tespit edilmeden eksik inceleme karar verilemeyeceği-
Tasarrufun iptali davalarında üçüncü kişinin borçlu ile alacaklı arasındaki muvazaa iddiasını ileri sürmesi halinde mahkemece bu iddianın incelenmesinin gerekeceği, iptal davasının dinlenebilirlik şartlarında birisinin de tasarrufta bulunan kişinin borçlu durumda olması başka bir deyişle alacaklıya karşı gerçek bir borcun varlığının olduğu-
Tasarrufun iptâli davasına konu olan haciz işleminin iptâl edilmiş olması halinde, dava konusuz kalmış olacağından, mahkemece "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekeceği-
İptâle tâbi tasarruf konusu taşınmazın birkaç kez el değiştirmesi (satılması) halinde her davalı-satıcının, taşınmazı sattığı tarihteki değerinden -alacaklıya karşı- sorumlu olacağı- Davalıların "borca mahsuben icra dosyasına ödeme yapmakta olduklarını" savunmaları halinde, bu ödemeler ile icra dosyasındaki alacak ve fer'ilerinin ulaştığı tutar saptanmadan eksik inceleme sonucu mükerrer tahsile neden olacak biçimde hükme varılmasının hatalı olduğu- Alacağın bir kısmı için açılan dava dolayısıyla, dava edilmeyen alacak bölümü bakımından temerrüt söz konusu olamayacağı için, faizin dava tarihi yerine, tasarruf tarihinden başlatılmasının hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davaları sonucunda mahkemece %40 tazminata hükmedilemeyeceği-
Davanın nitelendirilmesini yapmanın hakimin görevi olduğu–
İİK.nun 277 vd. maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında, davalı üçüncü kişinin "borçlu ile alacaklı arasındaki icra takibinin muvazaalı olduğunu" ileri sürmesi halinde, mahkemece bu iddianın incelenmesi gerekeceği, çünkü iptal davasının, dinlenebilirlik koşullarından birisinin de tasarrufta bulunan kişinin "borçlu" durumunda olması, başka bir değişle alacaklının gerçekten "alacaklı" sıfatını taşıması gerektiği-
Borçludan hacizli traktörü satın alan ayni köy halkından olan alıcının, borçlunun kötüniyetini bilmediğinin kabul edilmesinin, hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği–