Takip konusu vergi alacağının tahsil edilmiş olması halinde mahkemece "konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
6183 sayılı kanuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali davalarında takipkonusu kamu alacağının miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değerinden hangisi az ise, onun üzerinden -karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Üçret Tarifesine göre- nisbi Avukatlık (vekalet) ücretine hükmedilmesi gerekeceği- (Not: 6.06.2009 tarih ve 5904 sayılı Kanunun 35. maddesi ile Avukatlık Kanunun 168. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda; 6183 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında "maktu" vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceğinden, burada sunulmuş olan içtihatların bugün için geçerliliği kalmamıştır. )
Davalı tarafından verilen cevap dilekçesinden "iş bölümü itirazı"nda bulunulmamış olması halinde, davanın açıldığı hukuk mahkemesince doğrudan doğruya "dosyanın ... Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine "şeklinde karar verilemeyeceği-
6183 sayılı yasa uyarınca, kamu alacağından dolayı açılan iptal davalarına -"alacak miktarı ile tasarruf konusu malın değerinden hangisi az ise, onun miktarına göre" asliye hukuk mahkemesinde bakılacağı-
Alacaklı sıfatı ile borçlu ve onunla işlemde bulunan 3. kişi aleyhine açılan "borçlunun 3. kişiye yaptığı muvazaalı satış işleminin iptali" davasında, icra takibinin kesinleşmesi yeterli olmayıp aynı zamanda takip konusu alacağın da kesinleşmesi gerekeceğinden, borçlu tarafından alacaklıya karşı açılıp devam eden olumsuz tespit davasının sonucunun, iptal davası için "bekletici mesele" oluşturacağı–
Borçlu tarafından itiraz edilmeyerek takip kesinleşmiş olup davalı üçüncü kişinin muvazaa iddiasının ispatı için delilleri toplanıp göstereceği tanıklar dinlenmeden ve mahallinde keşif yapılarak, taşınmazın satış tarihindeki değeri saptanmadan, davalı 3. kişinin tapuda gösterilen bedel dışında satıcı borçluya ayrıca bedel ödeyip ödemediği sorulup tespit edilmeden eksik inceleme karar verilemeyeceği-
Tasarrufun iptali davalarında üçüncü kişinin borçlu ile alacaklı arasındaki muvazaa iddiasını ileri sürmesi halinde mahkemece bu iddianın incelenmesinin gerekeceği, iptal davasının dinlenebilirlik şartlarında birisinin de tasarrufta bulunan kişinin borçlu durumda olması başka bir deyişle alacaklıya karşı gerçek bir borcun varlığının olduğu-
Tasarrufun iptâli davasına konu olan haciz işleminin iptâl edilmiş olması halinde, dava konusuz kalmış olacağından, mahkemece "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekeceği-
İptâle tâbi tasarruf konusu taşınmazın birkaç kez el değiştirmesi (satılması) halinde her davalı-satıcının, taşınmazı sattığı tarihteki değerinden -alacaklıya karşı- sorumlu olacağı- Davalıların "borca mahsuben icra dosyasına ödeme yapmakta olduklarını" savunmaları halinde, bu ödemeler ile icra dosyasındaki alacak ve fer'ilerinin ulaştığı tutar saptanmadan eksik inceleme sonucu mükerrer tahsile neden olacak biçimde hükme varılmasının hatalı olduğu- Alacağın bir kısmı için açılan dava dolayısıyla, dava edilmeyen alacak bölümü bakımından temerrüt söz konusu olamayacağı için, faizin dava tarihi yerine, tasarruf tarihinden başlatılmasının hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davaları sonucunda mahkemece %40 tazminata hükmedilemeyeceği-