Tasarrufa konu ipotek işlemi 27.05.2008 tarihinde yapılmış olup, borçlunun adresinde yapılan hacizlerin tarihi ise 06.06.2009 ve 15.09.2009 olup, bu durumda tasarruf, haciz tarihinde geriye doğru 1 yıllık süre içinde yapılmadığından, mahkemece tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında ihtiyati tedbir talebinde bulunulsa dahi bu istemin ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirilerek, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının reddine veya kabulüne karar veren mahkemenin gerekçe olarak ‘toplanan ve değerlendirilen tüm deliller’ şeklinde bir ibareyle yetinmesinin hatalı olacağı ve böyle bir kararın davanın hangi iptal nedenine dayalı olarak karara bağlandığını göstermeyeceği- Tasarrufun iptali davasında davacının amacının, takip dosyasındaki alacağını elde edebilmek için dava konusu mal üzerinde cebri icra yetkisi elde etmek olduğu, bu sebeple, takip dosyasının dayanağı olan çekin tahsil edilmiş olduğu iddiasının araştırılması ve davanın konusu kalıp kalmadığı hususunun değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında yapılan icra takibi sırasında, davlının bilinen adreslerinde birden çok haciz işlemi gerçekleştirildiği, bir kısım menkul mallarının haczedildiği, bir kısım haciz işlemlerinin ise borçlunun bulunamaması veya adresten taşınmış olması nedeniyle gerçekleştirilemediği ve buna ilişkin tutanak tutulduğu, ayrıca borçlu davalının menkul veya gayrimenkul malının olup olmadığına ilişkin olarak resmi ve özel kişi ve kuruluşlar nezdinde yapılan araştırma sırasında da borcuna yetecek haczi kabil malının olmadığı anlaşıldığından, mahkemece borçlu davalının aciz halinin kabulü gerektiği halde aciz belgesinin sunulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olacağı- Davacı alacaklının yapmış olduğu icra takibi hakkında, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması kararı verilmiş olması karşısında, davacı alacaklı tarafından borçlu davalı aleyhine İİK.nun 33/a-2 maddesi uyarınca dava açılıp açılmadığının araştırılarak, dava açılmış ise sonucunun beklenilmesi, dava açılmamış olması ve borçlu davalı tarafından açılan icranın geri bırakılmasına dair kararların kesinleşmiş olması halindeyse, geçerli bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceğinden davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlunun kanuni temsilciliğinden ve % 30 hissesi oranındaki vergi borcunu ödediği, şirket ortaklığı ve temsilciliğinden dolayı vadesi geçmiş vergi borcunun bulunmadığı belirtildiğinden, konusu kalmayan tasarrufun iptali davası hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi ve bu durumda maktu karar ilam harcı alınması gerektiği- 6183 s. Yasadan kaynaklanan davalar için ise maktu vekalet ücreti takdiri gerekeceği-
İcra memurunun, mahkemenin verdiği karar gereği «tedbir memuru» sıfatı ile yaptığı işlemlere yönelik şikayetlerin, icra mahkemesince (tetkik merciince) değil, tedbir kararını veren mahkemece inceleneceği-
Borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye ve üçüncü kişi tarafından da diğer davalı dördüncü kişiye satışı yapılan dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak, davalı 4. kişinin kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından ve davalı üçüncü kişi yönünden de iptal koşulları oluştuğundan, davanın bedele dönüşmesi sebebiyle (İİK mad. 283/2), davacının takip dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak, davalı üçüncü kişinin dava konusu taşınmazları elden çıkardığı tarihteki değer oranında tazminattan sorumlu tutulması gerekeceği-
İİK. nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca, davacının tasarrufun iptali davası açmasında hukuki yararının bulunduğunun tartışmasız olduğu, ancak, eldeki davanın Aile Mahkemesine değil görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp görülmesinin gerektiği, görevin kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında resen göz önünde tutulmasının gerekeceği-
Yapılan hacizde borçlunun yurt dışında olduğu beyan edildiğinden, borçlu hakkında bilinen adresinde haciz yapılamayacağı anlaşıldığından ve borçlunun hisseli taşınmazları haczedilip kıymet takdirleri yapılmış ve yapılan kıymet takdirleri sonucu bulunan meblağların ise satışın yapılacağı dosyadaki borcu dahi karşılamayacağı açık olduğundan, kesin aciz belgesi niteliğinde olmasa da, icra müdürlüğünün yazısına göre borçlunun, davacının alacağına yeter malının bulunmadığı ve borçlunun, belirlenen malları dışında mal edindiği de ileri sürülmediğine göre, davalı borçlunun aciz halinin oluştuğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin, davalı alacaklının araç üzerindeki haczinin kaldırılması talebiyle açtığı istihkak davasında (İİK. mad. 96 vd.) karar verilebilmesi için, alacaklının, üçüncü kişi ve takip borçlularına karşı açmış olduğu tasarrufun iptali davasının neticesinin beklenmesi gerekeceği-