Hükmü temyiz eden vekil 28/03/2014 tarihli dilekçesi ile temyiz isteğinden vazgeçtiğini bildirdiği ve vekaletnamesinde temyizden vazgeçmeye yetkili olduğu anlaşıldığından temyiz isteminin vazgeçme nedeniyle reddi gerekeceği-
Temyizden sonra davacı vekili tarafından verilen dilekçeye göre, davadan feragat edilmesi nedeniyle, davacı vekilinin davadan feragate yetkisi bulunduğu anlaşılmakla anılan dilekçe içeriğine göre karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında, HMK'nin 5 ve devamı maddelerinde düzenlenen yetki kurallarının geçerli olması, iptal davalarının aynî hakka değil, kişisel hakka dayanması, bu nedenle davanın konusu taşınmaz olsa bile taşınmazlara ilişkin kesin yetki kurallarını düzenleyen HMK'nin 12. maddesi hükmünün bu davalarda uygulanmaması gerekeceği-
1136 sayılı avukatlık yasasının 168/2 maddesi uyarınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerekeceği-
Davacı taraf dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın davacı ya ait iken eşinin muvazaalı olarak ve kendisini aldatmak suretiyle devir aldığını, daha sonrada yine danışıklı olarak diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan satışlara ilişkin işlemin iptalini talep etmiş, bu yönde delillerini bildirmiş olmakla taşınmazın öncesinin kendisine ait olduğunu ileri sürmekle dava açmakta hukuki yararı bulunduğu-
6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin davalarda, iptal kararı verilebilmesi için borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerekeceği- Davacı idareden davalı borçluların hangi vergi borçları ile ilgili olarak tasarrufun iptali davasını açtıklarının sorularak, borçlu davalıların vergi borcunun hangi tarihte tahakkuk edip kesinleştiğinin ve tasarruf tarihi itibariyle vergi borcunun ulaştığı miktarın saptanması amacı ile bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği-
Davacı tarafından davalı borçlu hakkında icra takibi yapılmamış ise de, dava dilekçesinde "davalı hakkında tazminat davası açtığını ve bu nedenle kendisine ait taşınmazları alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla diğer davalılara sattığı" ileri sürerek "yapılan satışın ve tapunun iptali"ni talep etmiş olan davacının açmış olduğu davanın TBK.nun 19. maddesine göre genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptaline ilişkin yerel mahkemenin ilk verdiği kararda aleyhine hükmedilen vekalet ücretini ödemiş olan tarafın, bu kararın Yargıtayca bozulması ve yerel mahkemece bozma sonra "konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve vekalet ücreti takdir edilmesine gerek olmadığına karar verilmesi" ve kararın bu şekilde kesinleşmesi üzerine, tasarrufun iptali davasını sonlandıran kararda tarafların hiçbiri lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olduğundan, itirazın iptali davasının davacının ödediği vekalet ücretinin de dayanağının kalmamış olacağı; bu durumda vekalet ücretinin iadesi için açılan takibe itiraz üzerine açılan itrazın iptali davasının kabulü gerektiği-
Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması gerekeceği-
Davacının alacağının işçi alacağı olduğu ve davalı 3. kişi tarafından dava konusu markaların devredilmediği anlaşıldığından, ihtiyati haciz kararının "teminatsız" olarak verilmesinin isabetli olacağı-