İki tarafa borç yükleyen (karşılıklı taahhütleri içeren) sözleşmelerin -«avukatlık ücret sözleşmesi», «satış sözleşmesi», «satış vaadi sözleşmesi», «kat karşılığı inşaat sözleşmesi», «eser sözleşmesi», «kira sözleşmesi», «nakliye sözleşmesi» vb. sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözümü yargılama yapılmasını gerektirdiğinden, bunlara dayalı olarak yapılan takiplere borçlular tarafından itiraz edilmemesi ve alacaklının icra mahkemesine başvurarak «itirazın kaldırılmasını» istemesi halinde, icra mahkemesince «itirazın kaldırılması talebinin reddine» karar verilmesi gerekeceği–
«Umumi taahhütname»lerin, İİK’nun 68. maddesinde öngörülen belgeler niteliğinde bulunmadığı–
Üzerinde tahrifat yapıldığı anlaşılan ibra belgelerine dayanılarak borçlu lehine karar verilemeyeceği–
«Uyuşmazlığın yargılama ile çözülebileceğini» saptayan icra mahkemesinin, bu nedenle verdiği «görevsizlik kararı»nın gerçekte «itirazın kaldırılması isteminin reddi» niteliğinde bir karar olduğu, HUMK’nun 193. (şimdi; HMK. 20/1) maddesi anlamında bir «görevsizlik kararı» olmadığından, daha sonra on günlük (şimdi iki haftalık) yasal süreden istifade edilerek bu davaya asliye hukuk mahkemesinde devam edilemeyeceği–
Altındaki parmak izi borçlusu tarafından ikrar edilmiş senedin, İİK’nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden sayılacağı–
«Cezaevi harcı borçluya ait olacaktır...» şeklindeki kaydın geçerli olmayacağı—
Senet lehtarının ölmesi halinde, «mirasçılarının hepsinin birlikte» veya «miras şirketine tayin ettirecekleri temsilci» vasıtasıyla bu senedi icraya koyabileceği–
İtiraz tarihinde alacağın başkasına temlik edilmiş olduğunun anlaşılması halinde, alacağı temellük edenin (devralanın) de duruşmaya çağırılması gerekeceği–
İşyerindeki payını devreden ortağın, tahakkuk eden prim borcundan dolayı sorumluluğunun devam edeceği–
Takip dayanağı belgenin «çek» sayılmaması halinde Ticaret Kanunundaki çeklere ait zamanaşımı hükümlerinin uygulanamayacağı–