• 4949 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

    «İcra ve İflâs Kanununun 68 inci maddesinin kenar başlığı, konuyu daha iyi ifade etmesi bakımından, ‘itirazın kesin olarak kaldırılması’ şeklinde değiştirilmiş; ayrıca, 67 nci maddenin dördüncü fıkrasında yer alan ‘itirazın kesin olarak kaldırılmasını isteme süresinin altı ay olduğu’na ilişkin hüküm, bu maddenin birinci fıkrasına eklenmiş ve 67 nci maddenin dördüncü fıkrası Tasarının 104 üncü maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

    Maddenin son fıkrasının ilk cümlesinde yapılan değişiklikle İcra ve İflâs Kanununun 169/a maddesinde yer alan kambiyo senetlerine mahsus takipte itirazın kabulü veya reddi hâlinde borçlu veya alacaklı hakkında hükmedilecek tazminatın aynı nedenlerle genel haciz yoluyla takipte de uygulanması imkânı getirilmiştir.»


  • 4949 sayılı Kanuna ait Adalet Komisyonu Raporu

    «Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 yılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasındaki, ‘mutazammın’ kelimesi ‘içeren’ olarak değiştirilmiştir.»


  • 538 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

    «Maddede yapılan değişiklik evvelâ itirazın kaldırılmasına yarayacak vesikanın münderecaatını tayine matuf bulunmuştur. Vesikanın bu vasıfta bulunması için borç ikrarını mutazammın olması lâzımdır. Eğer bir vesika başlıbaşına borcun doğmuş olduğunun delilini ihtiva etmiyorsa bu takdirde birbirini ikmal eden vesikalara ihtiyaç olmayacaktır. Meselâ; iki tarafa borç yükleyen bir mukaveleye müsteniden itirazın kaldırılmasını isteyen alacaklı aynı zamanda bu mukavele mucibince kendisine tereddüp eden borcun yerine getirilmiş olduğunu resmi veya imzası ikrar edilmiş bir makbuzla isbat etmek mecburiyetinde kalacaktır.

    Tadilin 2. gayesi, bu maddede istenilen evsafta vesika gösteren lehine itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddine karar verileceği ve takibin mukadderatını tayin için bekletici mesele yapılamayacağıdır.

    Üçüncü değişiklik müteakip maddede imzasını haksız yere inkâr ettiği anlaşılan borçlunun düçar olacağı cezaya mütenazır olarak alacaklının kendisine izafe edilen makbuzdaki imzayı inkâr edip imzanın merci yönünde yapılan tetkikat neticesinde kendisine ait olduğuna kanaat getirilmesi halinde alacaklının 50 liradan 5000 liraya kadar tazmini mahiyette para cezası ile mahkumiyetini temine matuftur. Bu suretle borçlu ile alacaklı arasında karşılıklı olarak yersiz imza inkâr- ları imkân nisbetinde önlenmek istenilmiştir. Ancak alacaklı imzanın kendisine ait olmadığını, itirazın kaldırılması talebinin reddi üzerine, bilahare borçluya karşı açacağı davada isbat ederse bu ceza kalkar.

    Nihayet bu madde ile alacaklı kendisine izafe edilen imzayı vekili vasıtasıyla inkâr eylediği surette müteakip celsede hazır bulunmak mecburiyetinde bırakılmakta, mercice kabul edilecek bir mazerete dayanarak bulunmadığı takdirde itirazın kaldırılması talebinden vazgeçmiş sayılmaktadır.»


  • Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi

    «Bu maddenin 5. fıkrasına bir ilave yapılmıştır. Tasarıya göre para cezasına mahkûm edilen alacaklı genel mahkemede dava açar ve davayı kazanırsa para cezası kalkmaktadır. Ancak, para cezasına mahkûm edilen alacaklının dava açması halinde, bu cezanın tahsilinin tehir olunup olunmayacağında tereddüt hasıl olabilir. İşte komisyonumuz bu tereddüdü yenmek amacıyla dava açılması halinde para cezasının tahsilinin dava neticesine kadar kendiliğinden tehir olunacağını kabul etmiştir. Kesin durum dava neticesinde belli olacağından o zamana kadar para cezasının tahsil edilmemesi ve böylece paranın daha önce tahsilinin ve sonra iadesinin doğuracağı müşküllere de mani olunacağı mütelâa edilmiştir.

    Alacaklı mahkûm edildiği para cezasını ödedikten sonra genel mahkemede dava açarsa bu halde ödediği para kendisine iade edilmeyecek dava neticesi beklenecektir. Alacaklı davayı kazanırsa ödemiş olduğu paranın derhal kendisine iade edileceği tabiidir.

    Tasarıda imza inkârı için kabul edilen para cezalarının hepsi de disipliner mahiyettedir. Ve bu itibarla bu para cezalarının hapse çevrilmesine imkân yoktur. Bu hususta komisyonda görüş birliğine varılmıştır.»


  • 3494 sayılı Kanuna ait Hükümet Gerekçesi

    «67. maddede olduğu gibi özellikle borçluların süre kazanmak kastıyla takibe karşı yaptıkları haksız itirazlarının önlenmesi ve alacaklıları da takiplerde daha dikkatli olmaya sevketmek için kanunda var olan tazminat oranları yüzde onbeşden yüzde kırka çıkarılmıştır. Ayrıca, imza inkârının haksızlığının tesbiti halinde alacaklının sözü edilen belgenin taallûk ettiği değer ve miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edileceği esası getirilmiştir.»


  • 6352 sayılı Kanuna ait Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi

    Alt Komisyon metninin 11’inci maddesi, icra tazminat oranlarına ilişkin yukarıda ifade edilen gerekçelerle maddede değişiklik öngören önergeyle, 2004 sayılı Kanunun 68’inci maddesinin yedinci fıkrasında yer alan “yüzde kırktan” ibaresinin “yüzde yirmiden” şeklinde değiştirilmiş ve çerçeve 11’inci madde olarak Komisyonumuzca kabul edilmiştir.