Borçlu icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde, borcun aslını kabul edip, faiz oranına itiraz ettiğine göre, itirazın kaldırılması isteminin mahkemede incelenmesi sırasında, alacaklının artık İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen bir belgesinin mevcut olup olmadığı üzerinde durulmasına gerek ve yer olmadığı- Faiz konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmiş olmasının, HMK'nun 297. maddesi hükmüne aykırı oluşturacağı-
Borçlunun icra takibine itirazının ödeme iddiasına dayandığı ancak ödeme iddiasının İİK'nun 68 maddesinde öngörülen nitelikte ve aynı kuvvette bir belge ile kanıtlanamadığı nedenle itirazın kaldırıldığı, dolayısıyla esasa ilişkin nedenlerle itirazın kaldırılması talebinin kabul edildiği anlaşıldığından, mahkemece, itirazın kaldırılması istemi kabul edilen alacaklı lehine tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Alacağın İİK'nun 68. maddesinde belirtilen belgelere dayanmadığı gerekçesiyle itirazın kaldırılması istemi reddedildiğinden ve bu ret gerekçesi İİK'nun 68/son maddesi uyarınca esasa ilişkin bir neden sayılmayacağından itirazının kaldırılması talebinin reddi halinde alacaklının tazminatla sorumlu tutulamayacağı-
Davalı, vekili aracılığı sunmuş olduğu dilekçesinde “alacaklının alacağına dayanak ettiği faturaya ilişkin müvekkilin hiçbir borcu kalmadığından, borcun aslına ve ...... itiraz ederiz...” şeklinde beyanda bulunduğu, bu beyan davalı borçluyu bağlayıcı nitelikte olduğu ve malların teslim edildiğinin kabul edildiği anlaşıldığından, ispat yükünün davalıda olduğu kabul edilerek, borcun ne şekilde sona erdiğinin araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İtirazın kaldırılması istemine ilişkin başvurunun icra mahkemesince görülmesi gerektiği-
Takibe dayanak Aile Mahkemesi kararının (hüküm bölümü, 2/e bendinin) İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelerden olduğu- Borçlu icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesinde; "... 25.000 TL ödedim ve 5.000 Euro ödemeyi taahhüt ettim... " ve "Borcun ... kısmını kabul ediyor, kalan meblağa itiraz ediyorum" şeklinde beyanlarda bulunduğu, borçlunun, takibe konu borcu ödediğine dair aynı nitelikte bir belge ibraz edemediği görüldüğünden, alacaklının borçludan 5.000 Euro alacağı olduğunun kabulü gerekeceği- Mahkemece, takip tarihi itibariyle (TL) üzerinden asıl alacak miktarının ve uygulanacak faiz oranının tesbiti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği-
Mahkemece, takibe dayanak belgelerin İİK'nun 68. maddesi anlamında kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verildiğinin görüldüğü, alacaklının istemi esasa ilişkin olmayan bir nedenle reddedildiğinden, alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacaklının itirazın kaldırılması isteminin, takip dayanağı belgenin İİK'nun 68. maddesinde belirtilen belgelerden olmaması sebebiyle reddi gerektiğinden, bu durumda, işin esası incelenmeksizin karar verilmiş olacağından, dolayısıyla borçlu yararına tazminat verilmesi için aynı maddenin son bendinde öngörülen “talebin esasa ilişkin nedenlerle reddi” koşulu oluşmayacağından, alacaklının tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Alacaklı banka tarafından borçlulara İİK’nun 150/ı maddesinde belirtildiği şekilde noter aracılığıyla ihtarname gönderilmiş olup, bu ihtarnamenin borçlulara tebliğ edildiği anlaşıldığından, ipoteğin limit ipoteği olmasının ve ihtarnameye süresi içinde itiraz edilmesinin, borçluya icra emri gönderilmesine engel teşkil etmeyeceği, ancak borçlular tarafından hesap kat ihtarnamesine sekiz günlük yasal süre içerisinde itiraz edildiğinden krediyi kullandıran taraf (alacaklı) alacağını 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, borçluların şikayetinin reddedileceği-
Mahkemece, alacak miktarının ve varsa borçlular tarafından yapılan ödemelerin belirlenmesi için takibin dayanağını oluşturan kredi hesapları ile ilgili, kredinin kullandırıldığı banka şubesindeki kayıt, defter ve tüm belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle, alacaklının İİK'nun 68/b maddesi çerçevesinde alacağını diğer belgelerle ispat edip edemediği Yargıtay incelemesine imkan tanıyacak şekilde denetlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- TMK'nun 851. ve 881. maddelerinde ifadesini bulan ve muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen üst sınır (limit) ipoteğinde, borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan, taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceğinin ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırıldığı, TMK'nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının, bu limiti aşmasının mümkün olmadığı-