İcra dairesine verdiği dilekçede “senet bedellerini ödediğini, bu nedenle borçlu olmadığını, ayrıca takibin 3 yıllık sürede yapılmadığını” ileri sürerek borca itiraz etmiş olan borçlunun, icra mahkemesindeki “itirazın kaldırılması” aşamasında, işlemiş faiz alacağına itirazda bulunamayacağı-
İki tarafa borç yükleyen (karşılıklı taahhütleri içeren) sözleşmelerin -«avukatlık ücret sözleşmesi», «satış sözleşmesi», «satış vaadi sözleşmesi», «kat karşılığı inşaat sözleşmesi», «eser sözleşmesi», «kira sözleşmesi», «nakliye sözleşmesi» vb. sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözümü yargılama yapılmasını gerektirdiğinden, bunlara dayalı olarak yapılan takiplere borçlular tarafından itiraz edilmemesi ve alacaklının icra mahkemesine başvurarak «itirazın kaldırılmasını» istemesi halinde, icra mahkemesince «itirazın kaldırılması talebinin reddine» karar verilmesi gerekeceği–
Açıkça takipteki hakkın özünden vazgeçilmediği sürece icra dosyasının infazen işlemden kaldırılmış olmasının, icra mahkemesince yapılmış olan şikayeti incelemesine engel teşkil etmeyeceği–
Tüketici Kredisini teminen verilen müteselsil kefalet niteliğindeki şahsi teminatların “adi kefalet” hükmünde olduğu, asıl borçlular hakkında başlatılan takip semeresiz kalmadıkça, kefillerden borcu ödemelerinin istenmeyeceği-
İcra mahkemesince, alacaklının itirazın kaldırılması isteminin sadece “takip dayanağı belgenin İİK. nun 68/I maddesinde belirtilen belge niteliğinde olmaması” nedeniyle, işin esası incelenmeksizin reddedilmesi halinde, alacaklı aleyhine tazminata hükmedilemeyeceği-
4077 sayılı kanun uyarınca; ‘asıl borçlu’ aleyhinde takip yapılıp, takip semeresiz kalmadan ‘kefil’ aleyhinde takipte bulunulamayacağı–