İki aylık (743 s. MK.’da bu süre bir ay idi) hak düşürücü süre içinde şuf’a davasını açan paydaşın, duruşma gününün davalıya bildirilmesi için tebligat giderini mahkeme kalemine vermemiş olması halinde, “açı-lan davanın reddine” karar verilemeyeceği-
“Bedelde muvazaa yapıldığı”na ilişkin iddianın, ileri süren (davacı) tarafça kanıtlanması gerektiği, keşifte tesbit edilen bedelin bu konuda yeterli sayılamayacağı -
Şuf’a davası açılacağını öğrenen şuf’alı payı satın alan kişilerin, payı gerçekte satın aldıkları bedelden daha yüksek bedelle üçüncü kişiye satmaları halinde, davacının bu durumu mahkemede tanık dahil her türlü delille isbat edebileceği-
Aleyhine açılan şuf’a davasını kabul etmiş olan davalının, daha sonra davacının şuf’alı payı başkasına satmayı vaad etmiş olduğunu kanıtlayarak, şuf’a davasının kabulüne ilişkin kararın yargılamanın iadesi yoluyla bozulmasını istemeyeceği-
Şuf’a davasında, “bedelde muvazaa” yapıldığının ileri sürülmesi halinde, bu iddia araştırılmadan davanın sonuçlandırılamayacağı -
Paşdaşlığın ölünceye kadar bakma sözleşmesinden doğmasının, şuf’a hakkının kullanılmasına engel teşkil etmeyeceği-
İmar uygulaması kesinleşmesi nedeniyle, bağımsız kadastro par-selinin başka bir parsel ile şuyulandırılması halinde, şuf’a hakkının kullanılabilmesi için, yeni oluşan imar parselinin tapuya tescilinin gerekmediği-
“Tapuda gösterilen değerin muvazaalı olduğunu” ileri sürerek şuf’a davası açan ancak bu davayı kaybeden davacının, daha sonra tapuda belirtilen değer üzerinden açacağı şuf’a davasının “kesin hüküm” nedeniyle reddi gerekeceği-
Şuf’a hakkından vazgeçmenin, gerek vazgeçenin gerekse onun akdi ve kanuni haleflerinin bu hakkı ileride bir daha kullanamamaları sonucunu doğuracağı-
Tarafların akraba olmalarının, tapudaki “satış” işleminin mutlaka “bağış” sayılmasına neden olmayacağı - Tapudaki “satış” işleminin ger-çekte “bağış” olduğunun davalı tarafından tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği-