İİK. nun 97 ve 99. maddelerinde yazılı prosedürü uygulayacak olan icra dairesinin asıl takibin yapıldığı yerdeki icra dairesi olduğu-
3. kişi durumundaki bankanın, borçlunun mevduatına haciz konulduğunun kendisine “doğrudan doğruya haciz yazısı” veya “haciz ihbarnamesi” gönderilerek haczedilmesi halinde “haciz konulan mevduat üzerinde bankanın hapis ve rehin hakkı ile takas ve mahsup haklarının bulunduğunu” bildirmesinin “istihkak iddiası” niteliğinde olduğu, bu durumda icra müdürlüğünce İİK.’nun 99. maddesine göre işlem yapılması gerekeceği, “hesaptaki paranın derhal icra dosyasına gönderilmesi” nin bankaya bildirilemeyeceği -
Üçüncü kişi yetkilisi tarafından, üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulması ile, dava açma süresinin kesilmiş olacağı; İİK.’ nun 97/I maddesinde öngörülen prosedürün işletilmemesi halinde, hacizli mal satılıp, bedeli alacaklıya ödeninceye kadar, davacı üçüncü kişi tarafından istihkak davası açılabileceği-
Takipte taraf olmayan 3. kişinin “haczedilen taşınırın/taşınmazın kendisine ait olduğunu ve bunlar üzerine konulan haczin kaldırılması” doğrultusundaki talebinin istihkak davası niteliğinde olduğu; mahkemece davanın “şikayet” olarak nitelendirilmek suretiyle yanılgıya düşülüp işin esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu, HUMK. mad. 76 (şimdi; HMK. mad.33) uyarınca hukuki nitelendirmenin hâkime ait olduğu-
İİK. mad. 282 uyarınca, tasarrufun iptali davalarında borçlu yasal hasım olup karşı dava dilekçesinin borçluya tebliğ edilerek taraf teşkilinin tamamlanması gerektiği, istihkak davası ile ilgili dava dilekçesi borçluya tebliğ edimişse de, iptal davasına ilişkin dava dilekçesi tebliğ edilmemiş olduğundan, karşı dava dilekçesinin davalı borçluya tebliğiyl taraf teşkilinin sağlanması gerektiği- Borçlu şirketin borcun doğumundan sonra, takip tarihinden de kısa bir süre önce, dava konusu araç ile birlikte, başka araçlarını da üçüncü kişiye ve dava dışı kişilere sattığı, hemen hemen aynı tarihlerde ticari emtiasının önemli bir bölümünü üçüncü kişilere devrettiği anlaşıldığından, davacı üçüncü  kişi ile borçlunun hemen hemen aynı alanda faaliyet göstermeleri nedeni ile davacınn, borçlunun içinde bulunduğu durumu dolayısıyla alacaklıya zarar verme kastını bilebilecek durumda olduğu- Dava konusu aracın ve diğer araçların kasko değerlerinin çok altındaki değerlerle üçüncü kişiye (ve başka şahıslara) satıldığı anlaşıldığından, İİK. mad. 280/son'da yer alan yasal karinenin aksinin iddia ve ispat edilemediği ve bu durumda davacı üçüncü kişi ile borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak işlem yaptıkları kabul edilerek karşı davanın kabulü gerektiği-
Davacı 3. kişiye dava açmak üzere süre veren icra mahkemesi kararının davacıya tebliğinden 7 gün geçtikten sonra istihkak davasının açılmış olması halinde, mahkemece “istihkak davasının süre aşımı nedeni ile reddine” karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirket ile istihkak iddiasında bulunan şirketin ortaklarının aynı kişiler veya aynı soyadını taşıyan kişiler olması ya da temsilcilerinin aynı kişi olması halinde şirketler arasında «organik bağ» bulunduğu ve dolayısıyla bunlar arasındaki -devir, satış, kira gibi- işlemlerin -kural olarak- alacaklardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak kabulü gerekeceği–